Tekdüze giden seks hayatınızı renklendirmek elinizde. Bunun için farklı şeyler denemelisiniz. Nasıl mı, işte size hem partnerinizi hem de sizi mutlu edecek öneriler...
Beklenmeyeni yapın: İlişkinizdeki monotonluğu ortadan kaldıracak tek şey şaşırtıcı bir şeyler yapmaktır. Küçük sürprizler, şaşırtıcı dokunuşlar...
Romantizmi arttırın: Sevgilinizle birlikte güzel bir gece geçirmeyi planları yaparken bazı detayları da sakın ihmal etmeyin. Yakılan birkaç mum, odaya yayılan hoş bir koku ve hafifçe çalan romantik bir müzik romantizmin doruğa ulaşmasında en büyük yardımcılarınız olacak. Böylece partnerizini baştan çıkarmanız da çok kolaylaşacak.
Rahat ama seksi giyinin: Kendinizi seksi hissetmeniz için öncelikle rahat olmanız gerekli. Eğer vücudunuzun herhangi bir bölümüyle ilgili rahatsızlık duyuyorsanız uygun iç çamaşırlarıyla bu kusuru kolaylıkla saklayabilirsiniz. Güven afrodizyak gibidir ve yatak odasında ne kadar iyi görünürseniz o kadar güzel bir gece geçirirsiniz.
Partnerinizin ne istediğini düşünün: Seks hayatınızda yeni bir adım atmak istiyorsanız partnerinizi memnun etmek için zaman harcayın. İlişki sırasında kulağına hoş şeyler fısıldayın.
Sadece kendi isteklerinize yoğunlaşın: Onlara ne istediğinizi söyleyin. İster inanın ister inanmayın ama erkekler sizi neyin harekete geçirdiğini bilmek ister. Hatta buna önem verirler. Sizi mumnun etmekten gurur duyarlar. Asıl önemli olanın ikinizin de mutlu olması gerektiğini unutmayın ve bunun için çaba sarfedin.
Yeni bir yer deneyin: Mekan değişikliği yaparak seks hayatınıza biraz yenilik ve heyecan katabilirsiniz. Bir otel odası kiralayın, başka bir odayı deneyin ya da hiç akla gelmeyecek yerler seçin... Unutmayın seçeneklerin sonu yoktur.
Duygularınızı saklamayın: Kendinizi ve duygularınızı açığa vurmaktan sakın korkmayın ve bu kouda mümkün olduğunca kendinizi özgür hissedin. Nasıl hissettiğinizi dile getirin ve hoşlandığınız şeyleri yapmaktan asla çekinmeyin.
Konuşmadan harekete geçin: Sessizlik kimi zaman heyecanlandırıcı olabilir. Bu fikir özellikle partneriniz eve geldiği anda hiç konuşmadan onu çekip birlikte olduğunuz zaman işe yarayabilir.
Buz ya da filmler işinize yarayabilir: Yeni bir şeyler denemeye ne dersiniz? İlişikiniz zaten mükemmelse yeni bir şey denemek onu daha da değerli kılacaktır. Göz bağı, filmler, buz, oyuncaklar…. Bu arada isterseniz sadece kendiniz hayal edin ya da partnerinizle paylaşın ama fantazileri de sakın yabana atmayın. Asıl önemlisi yaratıcı olmak.
Her dokunuş önemlidir: Seksten aldığınız keyfi arttırmak istiyorsanız yeni pozisyonlar denemelisiniz. Bu tabii ki alıştığınız ve hoşunuza gidenleri unutmanız anlamına gelmiyor ama denemekten de korkmayın. Böylece rutinden kurtulmuş olacaksınız. Aldığınız zevki görünce emin olun siz de çok şaşıracasınız.
CİNSEL HAYATI SABOTE EDEN NEDENLER
Hormonal nedenler
Yeni evlenen genç kızların yaşadığı ‘ilk gece’ stresi, geleneklerin baskısı, çekingenlik, tüm bir ömrü etkileyecek vajinusmus hastalığının sebepleri arasında sayılıyor. Üstelik yeni yüzyılla birlikte azalması beklenen bu hastalık, tam tersine artıyor. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Cinsel İşlev Bozuklukları Birimi Sorumlusu Prof. Dr. Arşaluys Kayır, ‘Vajinusmus hastalığının tıbbi açılımı, birleşme sırasında vücut kaslarının kasılmasıdır. Kadınların çekingen kalması ve geçmişten günümüze gelen söylemlerin olumsuz etkisi, bu strese yol açıyor. Bu hastalık sadece evlenecek olan kadınlarda değil, uzun yıllar evliliğini sürdüren kadınlarda da görülebiliyor’ diyor.
Prof.Dr. Kayır, bu hastalıkla ilgili şikayetlerin yüzde 80’inin eğitimli kadınlardan geldiğini belirterek, ‘Günlük stres, hastalığın ortaya çıkmasında en önemli etkenlerden biri’ diye konuşuyor.
Vücuduna ve cinsel organına yabancı olan kadınların bu hastalığı daha fazla yakalandığına dikkat çeken Prof. Dr. Arşaluys Kayır, ‘Kentsel nüfus içinde yer alan, çalışan kadınlar orgazmı biliyor, ancak etkin yaşayanların sayısı az. Bunun için vajinusmus hastalığı gündeme geliyor. Geçtiğimiz yıllara göre şikayetler yüzde 50 artış gösterdi. 25 yaş üstü olan kadınların vücutlarını tanımamasından kaynaklanan bu hastalıkta, çiftlerin birlikte psikolojik danışmanlık hizmeti almasını öneriyoruz. Eğitimli çiftler bile bize başvururken, bir tedirginlik ve çekingenlikle geliyor. Öncelikle bunun aşılması gerekmektedir’ diyor. Prof.Dr.Kayır, vajinusmus sorununun ortadan kalkması için eşler arasında tensel uyum egzersizleri yapılması gerektiğini belirterek, ‘Cinsel birleşmeye geçmeden dokunuşlarla tensel uyum egzersizleri yapılması, sorunun aşılması acısından büyük önem taşıyor’ mesajlarını iletiyor.
Cinsellik kadınların kabusu
2002 yılında açıklanan ilk global araştırmaya göre özellikle orta ve ileri yaşlarda vücut sağlığı ile seksüalite arasında sıkı bir ilişkinin varlığı bilimsel olarak saptanmıştır.
Seksüalite, Katolik dini inancına göre sadece üreme amacı içindir. Oysa tıpsal yaklaşımla seksüalite yaşamın bir parçasıdır. Almanya'da yaşları 30 ila 80 olan 10 bin kadın ve erkeği kapsayan güncel bir araştırma sonucuna göre kadınların yüzde 60'ı, erkeklerin yüzde 21'i seksüel bozukluklardan yakınıyor ve evli çiftlerin üçte ikisi sevgisel yaşamdan memnun değiller. Libido (cinsel istek) azalması partnerin davranışından kaynaklandığı gibi, hastalıklar ve alınan ilaçlara da bağlı olabilir. Örneğin diyabet, hipertansiyon ya da kalp-damar hastalıkları, obezite, kolesterol yüksekliği, libido azalmasına neden olur. Bu hastalıklara karşı kullanılan ilaçlar ve diğer ilaçlar seksüaliteyi negatif etkiliyor. Yaşlanmayla birlikte erkekte testosteron azalması ve sigara da zamanla libidoda olumsuz etkisini gösterir. Seksüel bozukluklar sadece erkeğe özgü bir olay değildir. 1970'li yıllarda Amerikalı araştırmacılar kadın seksüel bozukluklarına değinmişseler de uzun yıllar bu konu ihmal edilmiştir. Son yıllarda bu konuyla ilgilenen Avustralyalı araştırmacılar Dr. King ve Prof. Dennerstein kadınların yüzde 43'ünde, erkeklerin yüzde 31'inde seksüel bozukluk olduğunu ve her üç kadından birinin libido eksikliğinden yakındığını saptamış. Aynı sonuçlar Amerika'da "National Health And Sociallife Survey" tarafındanda saptanmıştır: Seksüel bozukluklar yaşlanmayla artmaktadır. Her üç kadından biri seksüaliteye hiçbir ilgi duymamaktadır. Her dört kadından biri cinsel ilişkide orgazm olmamaktadır. Kadınların yüzde 20'si vajina kuruluğu ile sorun yaşamakta ve yüzde 20'si seksten hoşlanmamaktadır. Kadında seksüel bozukluklar çeşitli biçimlerde ortaya çıkmaktadır. 1- Libido (cinsel istek) azalması 2- Seksüel uyarılma bozukluğu 3- Orgazmik bozukluk (orgazm olmada gecikme ya da orgazm olamama) 4- Seksüel ağrı (vajinismus, disparüni) Fizik nedenlerin yanısıra ruhsal nedenler kadınlarda erkeklere göre daha önemli rol oynuyor. Örneğin kadınlar; eşler arasındaki geçimsizliklerden, mesleki ya da özel streslerden ya da sosyal problemlerden çok daha fazla etkilenirler. Ayrıca kültür, din ve kadın yaşamının çeşitli dönemlerinde ortaya çıkan olaylar da ek yük getirir. Özellikle çocukluk ya da gençliğinde yaşamış olduğu seksüel taciz/tecavüzün yarattığı ruhsal çöküntünün giderilmesi çok güçtür.
Bedensel olarak sağlıklı kadındaki seksüel bozukluğun diğer bir nedeni eşi olabilir. Çoğu zaman erkeğin seksüel başarısızlığında kadın suçu kendinde arar ya da kocası tarafından suçlanır. Genellikle seksüel ilişki erkeğin ereksiyona ulaşması amacıyla yapıldığından ve kadın yeterli uyarılmadığından, cinsel ilişki nahoş ya da acılı hissedilir. Uzun süreli evliliklerde kadınlar kocalarının seksüel davranış repertuvarının azlığından ve şefkatsizliğinden yakınırlar. Ayrıca seksüel bozuklukları olan çiftler, problemleri hakkında nadiren konuşurlar. Kadın dile getirse bile genelde erkeğin konuya olumsuz yaklaşımından çatışmayla sonlanır. Erkeğin suskunluğundan dolayı kadın, kocasının düşünce ve duygularını anlamaz. Bir süre sonra kadın cazibesi hakkında kuşku duyar. Kocasının başka kadınlara ilgisi olduğundan şüphelenir.
Dargınlık, yılgınlık ve erkeğin davranışı evliliği parçalanmaya kadar götürür. Çiftler arasındaki seksüel problemler ve güçlükler kadının seksüel ilgisi o derece şiddetli baskılar ki, böylece kronik (müzmin) bir seksüel bozukluk oluşur.
Cinsellik ve siz
İçimizi bir veriş, bir sunuş kıvancıyla doldurabildiği gibi vermeye can attığımız armağanları eşimize sunmaktan bizi alıkoyan bir korku da yaratabilir.
Cinsellik bize, bir kendine güven duygusu da verebilir; bizi sıkıntıya, kaygılara da boğabilir. İstekle gerçekleşen bir cinsel yaklaşım da vardır; çeşitli isteksizliklere karşın cinsel ilişki kurmak da. Cinsellik kişinin gururunu okşayan bir şey de olabilir; kişiyi utançtan utanca sürükleyen bir şey de! Cinsellik, yatağımızı her şeyin ötesinde bir sevgiyle doldurabilir; suçluluk duygusundan, korkudan, öfkeden doğan yumruklarıyla sevgiyi yataktan da kovabilir.
Kendimize dikkatli bir gözle bakarsak, geçirdiğimiz günün her saatiyle ilgili duyguların cinsel birleşmeye yansıdığını görürüz. Öğleden sonra yaptığımız, sonuçsuz kalmış bir tartışma bizim cinsel birleşmeye bir öfke tortusuyla yaklaşmamıza yol açabilir. Ya da sabahleyin aldığımız bir doğum günü armağanı, bir güzel dost mektubu, pırıltısını ve sevincini o geceki cinsel eylemimize katar. Öte yandan, evliliğin başlangıcında ortaya çıkan ve yıllar boyu sürüp giden anlaşmazlıkların kızgınlığı ve hıncı ile bunların etkileri kolayca hatırlanabilir. Oysa evlenmeden, hatta birbirimizi tanımadan çok önceki yılların birikimi olan birçok duyguların da yatağımıza sızmakta olduğunu... bu eski duyguların bugün hâlâ yaşama ve sevme yöntemlerimize etki yaptığını kavrayıp bunları ayrımlamak zordur.
Çocukluğumuzdan kalma duyguları, bilerek ya da bilmeyerek, cinsel eyleme, eşimize beslediğimiz sevgiye (ya da sevgisizliğe) yansıtmamız kabildir. Örneğin sevginin verilebilecek, inanılabilecek bir şey olduğunu hissetmek gibi. Bu tür duygular çocukluğumuzda ana babamızdan gördüğümüz sevgiden kaynaklanır. Onlar bizden karşılıksız, hiçbir şey beklemeden sıcak, sağlam bir sevgi verebilmişlerse biz de büyüyünce kurduğumuz yakın ilişkilerde köle olmadan, kölelik beklemeden sıcak ve sağlam bir sevgi göstermeyi başarabiliriz.
Çocukluktan kaynaklanan birçok duygu cinsel yaşamda ve evlilikte başımıza irili ufaklı dertler açar. Bu duygular şiddetle arzulayıp elde edemediğimiz çeşitli doyumlarla ilgili olabilir. Çocukluğumuzda yeterince sevilip beğenilmemişsek yetişkinliğimizde kendine güvenemeyen biri olup çıkabiliriz. Çocuklukta son derece önemli olan sevilme arzumuza kavuşamamışsak şimdi bize sunulan sevgiye inanıp güvenmekte güçlük çekeriz.
Çocukluğumuzun korkuları da cinsel yaşamımızı ve evliliğimizi etkileyebilir. Bunlar, gerçek olayların doğurduğu korkular olabildikleri gibi, çocukluk hayallerinin yarattıktan da olabilir. Gözümüzde canlandırdığımız dehşetli şeyler, karabasanlar, ödümüzü koparan cezalar; cinsellikle ilgili her şeyimize suçluluk ve utanç gölgesi düşüren korkular; kendimize olan güvenimizi sarsıp sevilmeye layık olmadığımızı bize fısıldayan kuşkular, hep bu çocukluktan kalan tortulardır.
Küçüklüğümüzde baş gösteren öfke ve hınçlar da yetişkinlik yaşantımıza yansıyabilir. Kardeşlerimize, annemize, babamıza duyduğumuz kızgınlığı şimdi eşimizden çıkartabiliriz. Bunun bilincinde değilizdir belki de. Hatta o ilk öfkeleri çoktan unutmuşuzdur. O öfke anlarında neler duyup düşündüğümüz de belleğimizden iyice silinmiş olabilir. Çoğumuzun anımsadığı, "Ben de evden kaçarım o zaman pişman olurlar." düşüncesidir. Çocukların öfke anlarında düşledikleri renkli ve heyecanlı öç alma yöntemleri gerçekleşmediği gibi anılardan da çarçabuk silinir, gider. Ne var ki bilinçaltında yaşarlar.
Böyle hayallerin yıllar yılı içimizde gizli olarak yaşayabilmesi kimimize doğal, kimimize ise garip gelecektir. Ne var ki bunlar çoktan unutulmuş oldukları halde tam cinsel ilişki sırasında dirilip bizimle birlikte yatağa girebilirler. Bizimle birlikte sofraya oturup eşimizle aramızdaki bir metrelik mesafeyi birkaç kilometreye çıkartabilirler. Ufacık bir kusur piresini kocaman bir suç devesine dönüştürebilirler. Kökü geçmişte olan bu tür duygular bilinçdışı da olsalar cinsel eylemlerimiz sırasında bizi rahatsız ederler.
Oysa biz burada, bugünü yaşamaktayız! Geri dönüp her şeyi yeni baştan kurmamıza imkân yoktur. Evliliğimiz çok eski de olsa, ancak "bugün"le işe başlayabilir, onarımı ancak "bugün"den başlatabiliriz. Geçmişteki olayların üstünde durmanın en önemli yararı "bugün"ümüze ve "yarın"larımıza ışık tutmalarını sağlamaktır.
Cinselliğin tadını çıkarın
Cinsel ilişkiden önce tüm kızgınlıklarınızı unutun. Sakinleşin. Siz rahatlarsanız eşiniz de rahatlayacaktır.
-Önsevişme, siz birbirinize dokunmadan önce başlar. Tatlı konuşmalar, yumuşak yastıklar, dinlendirici bir müzik her ikinizin de enerjisini artırır.
-Yemek yedikten sonra sevişmeyin. Vücut enerjisinin başka bir rakibi olmamalı. Dolu mideyle cinsel ilişki spermi azaltır ve hazımsızlığa neden olur. Sevişmeden önce soğuk içeceklerden, dondurmadan ya da buzdan kaçının. Aksi takdirde vücut bunları ısıtmaya çalışarak cinsel enerjiyi de harcar.
-Yorgun, aç ve kızgınken cinsel ilişkiden kaçının.Harcanan enerji dengesizliğe neden olabilir.
-Sevişmeden yarım saat önde tuvalet ihtiyaçlarınızı giderin. Dolu idrar torbasıyla cinsel ilişkiye girmek sıkıntı vericidir.
-Aşırı soğuk ya da aşırı sıcak havalarda sevişmek elektromanyetik alanda dengesizliğe yol açabilir.
-Sevişmeden önce ve sonra çok çalışmayın. Kaslar gevşediğinden enerji toparlamak zorlaşır.
-Cinselliği teşvik edici ek ilaç ya da maddeler kullanmayın. Kendi silahlarınızı kullanın.
-Vajinaya çok güçlü yüklenmeyin. Bu beraberinde bitkinlik, vajinada duygusuzluk ve ağrı getirebilir.
- En iyi sevişme zamanı bahardır. Spermin en fazla olduğu dönemdir.
Mekanik seksten kaçının. Cinsel ilişki bir şölen olmalıdır. Kadının masturbasyon aracı olarak kullanılması cinsel enerjinizin geri dönüşümünü engeller.
-Hareketleri planlamaktan kaçının. Sürpriz ve doğaçlama olmasına fırsat verin.
Adet kanaması sırasında cinsel ilişki kurulur mu ? gebe kalınır mı?
Bunun cevabı için adet kanamasının ne olduğunu bilmek gerekir.Adet kanaması kadın rahmi içindeki bir dokunun kanayarak dokulmesidir.Bu doku gebelik sırasında bebeğin yapıştığı ve beslenmesi için gerekli koşulları sağlayan özel bir yapıdır.İşte bu doku gebelik oluşmadığı her ay bir dahaki yumurtlamaya yeniden hazırlanması için üstteki tabakasını kanayarak doker ve alttan yeni doku oluşmaya başlar.
Adet kanamasına ait gerçek dışı uydurmalar;Vücuttaki kirli kan atılması gibi, zehirli olduğu,vücuttan atılmasa kişiyi zehirlediği, pis olduğu ,bu sırada ilişki kurulursa kısır olunacağı gibi bu şeyler tamamen yanlıştır.
Adet sırasındayken seks yapılıp yapılamayacağın cevabı ise koşullara ve kişilere ,vede kişilerin inançlarına göre farklılık gösterir.
Adet sırasında yani kadının menturasyonu sırasında prezervatif (kondom - kılıf) ile seks yapılmasında ne kadın için nede erkek için tıbbi olarak bir sakınca yoktur, ne kadın nede erkek bedensel bir zarar görmez. Eğer prezervatifsiz cinsel ilişki kurulursa kadın veya erkeğin mikrop kapma şansı olabilir.Çok nadir de olsa adet kanaması sırasında gebe kalma olasılığıda mevcuttur,bunu da göz ardı etmemek gerekir.
Cinsellik kişilerin bedensel ve de beyinsel özgürlüklerdir.Bu yüzden kendisi için istediği bir şeyi eğer tıbben yasaklanmamışsa koşullarına,inançlarına ve de ahlaki değerlerine göre yaşayıp yaşamayacağına ,yaşayıp yaşamak istemediğine veya yaşamaya kendisi karar verir.Tıbben bir zararı prezervatif kullanmak kaydı ile yoktur,bu yuzden karar vermek size kalmıştır.
Bir çok kadın adetliyken kendilerini itici bulurlar, ve de erkeklerin bu hallerinden rahatsız olabileceklerini düşünürler,oysaki bazı rahatsız olan bunu itici bulan erkekler olduğu gibi ,bundan rahatsız olmayan, kadını adet döneminde de arzulayan ve bu sırada cinsel ilişki kurmak isteyen, cinsel ilişki kuran ve de bundan zevk alan bir çok erkekte mevcuttur.
O halde kadınlara seslenelim; adet dönemi doğanın kadınlara verdiği üstün yetenek olan gebelik ve doğum olayının bir parçasıdır.Pis değil,doğal ve de gerekli bir süreçtir.Siz kendinizi pis zannederseniz karşınızdaki insanda size pismişiniz gibi davranır.Kendinize ve size verilen bu üstün olaya saygı duyun, sizler üreticisiniz, ve hepimizin bir annesi var veya vardı, onlarda adet görüyorlar veya görüyorlardı, onlar canınız annelerinizde mi pisti, hayır biliyorsunuz ki onlar temiz ve saftırlar, güzeldirler, sizde bayansınız sizde saf ve temizsiniz hem de her halinizle.
Adet sırasında seks bir çok insan tarafından yaşanmaktadır.Kadın açısından baktığımız zamanda kadınların bir çoğunda adet döneminde cinsel istek artışı görülür, kimileri bunu yaşarken, kimilerde bunu baskılar.Bazı kadınlar adet döneminde cinsellik yaşamanın bu dönemdeki gerilimlerini azalttığını veya yok ettiğini, bazıları ise aynı zamanda adet sancılarını hafiflettiğini veya yok ettiğini söylemektedir
CİNSEL SORUNLAR
Seks hayatı ve hormonların çalışması birbiriyle önemli derecede bağlantılı. Bunun en iyi göstergelerinden biri, doğum kontrol hapı kullanan kadınların söyledikleri. Doğum kontrol hapı alınmadan önceki günler ve sonrası kıyaslandığında, kadındaki testosteron seviyesinin yükseldiği ve kadının seks isteğinin de bu duruma göre değiştiği biliniyor. Menopoz dönemindeki isteksizlikler de hormonlarla bağlantılı. Eksilen hormonun takviyesiyle kadınlar bu problemi kolaylıkla halledebiliyorlar.
Çok az uyumak
Uyku ve seks hayatınızın canlılığı birbirine paralel gidiyor. Uyku, vücudun ısısını düzenliyor. Uykunun azalmasıyla bu düzen bozuluyor, cinsel istek de düşüyor. Tedavisi çok kolay ve ucuz. 7-9 saatlik uyku, cinsel isteğin canlanması için yeterli. Haftada üç kez yirmi dakika yapılan egzersiz, kafeinden sakınmak, gece içkiden uzak durmak, çok aç veya çok fazla yemek yemiş olarak yatağa gitmemek uykuyu artırıyor.
Çok fazla egzersiz
Zayıflamak veya forma girmek için egzersiz yapıyor olabilirsiniz. Ancak çok abartmayın. Yapılan araştırmalar kandaki testosteron seviyesinin fazla egzersiz nedeniyle yükseldiğini ve cinsel isteği düşürdüğünü gösteriyor. Özellikle menopoz dönemindeki kadınların fazla egzersizden uzak durmaları gerekiyor.
Depresyon
Çağımızda çoğu hastalığın sorumlularının başında depresyon geliyor. Depresyon, hayata karşı isteği azaltıyor, memnuniyetsizliği artırıyor. Birincil olarak da, cinsel hayat etkileniyor. Kurtulabilmek için depresyonun tedavi edilmesi gerekiyor.
Anti-depresanlar
Depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar mükemmel ancak cinsel isteği azaltan katillerden biri de onlar. Depresyon tedavisinde alınan bu ürünlerin en önemli yan etkilerinden biri, bu. Doktorlar, bu yan etkiden kurtulabilmek için haftanın değişik günlerinde farklı doz uyguluyorlar. Ayrıca afrodizyak takviyesi de yapıyorlar.
Stres
Geç saatlere kadar çalışıp, üstlere karşı önemli raporlar hazırlayan ve sayısız aksilikle karşılaşan bir insan gece eve gittiğinde sevgilisiyle sevişemiyor. Yoğun trafikte savaşan insan da öyle. Çocuğunun sorunlarından bunalmış insan da. Sayısız stres faktörü, cinsel isteği düşürüyor. Eğer bu faktörler değişmezse,isteksizlik de kronikleşmeye başlıyor.
Seksi çok fazla istemek:
Sayısız fantaziniz var ama bir araya gelince hiçbir şey olmuyor. Doktorlara göre, insanın çok fazla istediği halde karşısındaki insanla sevişememesinin nedeni, yüksek oranda psikolojik. Çeşitli travmalardan sonra da ortaya çıkabiliyor. Örneğin tecavüze uğramış kadınlarda sık karşılaşılan bir sağlık problemi
Mastürbasyon Mastürbasyon kelimesi latince ''masturbare=(elle bozmak )'' fiilinden türemiştir.
Günümüzde kullanımı; kişinin (kadın veya erkek) kendi kendine cinsellik yaşaması veya cinsel doyuma ulaştırması için yaptığı eyleme denir. Daha modernize bir açıklama ile ; bir cinsel tepki üreten istemli kendi kendine uyarım olarak tanımlanabilir.
Mastürbasyon hayal gücünün veya fantezinin sonsuz kullanımı ile gerçekleşir,kişi bu sırada kendisini ve karşıdakini dilediği gibi düşünür ve sonsuz bir güce sahip olur, bu yüzden de hiç bir cinsel eylem bu sınırsızlıkta ve mükemmellikte gerçekleşmez. Bu da ilk cinsel eylemlerde bazen hayal kırıklığı yaratabilir. Ama hiç bir düşünce de tensel dokunmanın veya hissetmenin ve de sevginin yerini de tutamaz.
Mastürbasyon zararlımıdır ? Eğer kişinin sosyal yaşantısını ,normal seksüel ilişkilerini bozacak düzeyde değil ise zararsızdır.
Kişi eğer bir seksüel partneri varsa o olmadığı zamanlarda mastürbasyon yapabilir ama bunun sayısı ve sıklığı partnerine olan arzusunu etkilemeyecek şekilde olmalıdır.
Eğer kişinin düzenli seks partneri yoksa veya hiç partneri yoksa, arzu ettiği sürece, hissettiği sıklıkta mastürbasyon yapabilir.
Mastürbasyonun kadında veya erkekte hiç bir fiziksel (bedensel) kötü tesiri yoktur ,aksine rahatlamayı ve gevşemeyi sağlar. Ayıp değil bir gerekliliktir.Toplumda söylenen diğer her şey tamamen uydurmadır- yok sivilce yapar, gözleriniz kör olur, ileride çocuğunuz olmaz, kızlarda adet düzenini bozar, erkeklerde ileride sertleşme sorunu yaratır gibi söylentiler ve bilgiler ve buna benzer her şey tamamen uydurmadır.
Dilediğiniz yer ve zamanda tabi ki başkalarının haklarına (kişisel veya kanuni) saygı duyarak, kimseye zarar vermeden mastürbasyon yapabilirsiniz. Bu sizin hakkınız ve bedensel özgürlüğünüzdür.
Yalnız mastürbasyon sizin için kaçınılmaz bir olay , bir tutku haline gelmişse, normal cinsel ilişkiye tercih ediyorsanız, veya normal seksten partnerinizden zevk alamayıp mastürbasyona yöneliyorsanız bir cinsel tedavi merkezine baş vurup bu alışkanlığınızı veya tercihinizi değiştirmek için öneri ve tedavi almalısınız.
Mastürbasyon konusunu biraz yaşa ve cinsiyete göre ayırırsak;
Genç erkeklerde özellikle cinsel hayatı olmayan gençlerde, mastürbasyon neredeyse bir zorunluluk halindedir, bunun nedeni ise:
Sperm (meni - er suyu) üretimi devamlıdır ve hiç durmaz, üretilen spermler bir kesede toplanır ve boşaltılmaya hazır beklerler, arkadan da devamlı sperm üretimi olur ve bu keseye boşalır, bu kesenin bir hacmi, bir kapasitesi vardır, bu hacim dolunca cinsel istek artar, yoğunlaşır eğer ilişki veya boşalma gerçekleşmezse kasıklarda ağrı, aşırı cinsel istek başlar, bazen kese o kadar dolmuştur ki büyük tuvalet yaparken veya ıkınırken vücut içi basınç arttığından bu sırada penisten sperm akar veya idrar sonrasında sümüksü bir akıntı olarak penisten gelir (bu boşalma değildir ve zevk vermez sadece sperm akar). Eğer kişi boşalmaz veya ilişki kurmazsa belli bir süreden sonra ki bu süre kişiden kişiye değişir( 4 ila 15 gün), erkek uykuda boşalır ve keseyi boşaltarak arkadan gelen spermlere yol açar. Hamamcı olduk veya rüyacı olduk deyimi buradaki boşalmaya bağlı yıkanma gerekliliğinden gelmiştir. Erkeklerdeki cinsel arzu kontrolsüzlüğü de devamlı üretilen sperm ve onun boşaltılması isteği sonucu olup bayanların erkeklerde anlayamadıkları duygusuz cinsel istek bundan dolayıdır.
Erkeklerde uyarı ve doyuma ulaşma daha çok penisin etrafının kavranma hissinin tatmini ve özellikle penisin baş kısmında bulanan zevk hücresi diye isimlendirilen sinir uçlarının sürtünmeye ve karşıdan gelen basınca karşı taşıdıkları hislerden oluşur.
Erkekler genelde elleriyle cinsel organlarını okşayarak mastürbasyon yaparlar, bunun için elleri kuru olabilir, genelde kayganlaştırıcı bazı maddeler; tükürük, krem, sabun (sabunun penis içine kaçtığında acıya yol açacağı unutulmamalıdır) kullanılır. Gene erkekler mastürbasyon yaparken penislerini başka cisimlere sürerek de veya kavrama hareketini sağlayıcı bir takım boşluklara penislerini sokup çıkararak yaparlar. Veya sertleşmiş penise su tutarakta mastürbasyon gibi çeşitli yöntemlerde kullanırlar. Son zamanlarda ülkemizde de satılan yapay vajina benzeri araçlarda erotik malzeme satılan dükkanlarda bulunmakta ve kullanılmaktadır. Kısaca kişiye zevk veren her şey bu amaçla kullanılabilir.
Kadınlarda ise; bakire olanlar veya olmayanlar olarak değerlendirmeliyiz çünkü toplumumuzda bekaret hala önemli bir konu olarak kabul edilmektedir .
Kadınlarda mastürbasyon erkeklerdeki kadar fiziksel dokunma gerçekleşmeden düşünce bazında da gerçekleşebilir. Sadece göğüslerine dokunarak dahi mastürbasyon yapabilirler.
Fiziksel istek kasık bölgesine yayılan sıcaklık orada bir basınç hissinin duyulmasına ve klitorise dokunulmasının ihtiyacı ve vajen içinde doldurulması gerekli bir boşluk hissi ile ortaya çıkar. Vajende ki boşluk hissi daha önce cinsel ilişkiye girmemiş bayanlarda çok az veya yoktur.Cinsel ilişki yaşamış kadınlarda ise bu vücut tarafından tanınmıştır ve hissedilir.
Genelde ya klitoris (bızır) elle okşanır veya iki bacak açıp kapanarak sıkıştırılır veya kadına zevk verebilecek bir şeye sürtülür. Bakire olan kadınlar genelde bu şekilde mastürbasyon yaparlar. Ve bunun kızlık zarına hiç bir zararı yoktur.
Daha az olarak klitoris okşanırken vajen girişine parmakla baskı uygulanabilir veya vajen girişi veya küçük dudaklar okşanabilir. Bunun da kızlık zarına hiç bir zararı yoktur.
Ve bazı bayanlar kızlık zarı olmayanlar veya önemsemeyenler vajen içine parmak veya parmaklarını sokarlar veya içeriye doluluk hissi verebilecek herhangi bir şey (deodorant kutusu,salatalık,muz,kalem gibi) kullanırlar.Son zamanlarda ülkemizde de bulunan yapay penisler de veya titreşim sağlayan bazı seks oyuncakları da yaygın olarak kullanılmaktadır.
Bazı bayanlar ise hem klitorise sürtünme veya baskı hem de vajen içine doluluk sağlayarak mastürbasyon yaparlar.
Duşta basınçlı suyun klitorise tutulması ile mastürbasyon ise bayağı yaygın bir yöntemdir, bu da kızlık zarına zarar vermez.
ÇOÇUKLARDA MASTÜRBASYON
Anne ve babalara ve de herkese ; cinsellik içgüdüsel bir duygu olup soyunu sürdürme, hayata ve kendinden sonraya bedeninden bir parça bırakma hissinin bir uzantısıdır. Yani frenlenemez,önlenemez ve yok edilemez.Belki baskılayabilir veya başka bir hisse veya uğraşa yönlendirebilirsiniz ama bunun sağlıksız sonuçları ve acısı daha sonra çok fazla olarak başka yerlerde ve konumlarda ortaya çıkmaktadır.Kuşumuzun, kedimizin veya köpeğimizin cinsel arzularını düşünüp dikkate aldığımız halde kendimizin ,yakınlarımızın veya çocuklarımızın bu tip ihtiyaçlarını görmezlikten gelmeye veya anlamamaya çalışmak kendimizi kandırmaktır.
Özellikle cinsel yaşantıya sahip olamayan veya olamamış gençlerde bu istek frenlenemez.Bu yüzden gerekli olan mastürbasyon için onları yanlış bilgilendirip korkutmayınız.
Yaş ve kişinin sosyal konumu bu arzuyu yok etmez bu bir ihtiyaçtır.
Yalnız bebekler de de bazen mastürbasyon benzeri davranışlar görülebilir bu onları korkutmadan önlenebilir, anlayabilecek yaşta olanlar doğru yönlendirilip bilgilendirilmelidir.
Peki çocuklarımıza nasıl davranalım;
ilk önce onlara bu konularda sağlıklı bilgiler verelim eğer sizde bilmiyor veya bu konuları konuşamıyorsanız çekinmeden destek alabileceğiniz yerlere baş vurabilirsiniz veya okuyup öğrenebilecekleri bazı bilgi kaynakları sağlayabilirsiniz.En önemli olan şey yanlış bilgi vermemektir.Ufak bir kızken annesi tarafından anal (arkadan-popodan - makat-rektum ) ilişkiye girmesin diye arkadan ilişki kuranlar kanser olur diye korkutulup yönlendiren bir hastamın kabız olursam da aynı etki olur kanser olurum ölürüm fikri ile yaşadığı ve hissettiklerini, bu yüzden yeme içme problemi yaşadığını, uzun süre psikiyatrik tedavi alıp halen de tam olarak iyeleşemediğini ve de iyileşemeyeceğini düşünürseniz yanlış bilginin bir insanın hayatına, yaşantısına nasıl bir etki yaptığını anlarsınız.
Onları kendileri ile kalabilecekleri ruhları ve bedenlerini tanıyabilecekleri mekanlarda rahat bırakalım.Odasının kapısını kitlemesine izin verin veya kapısını çalıp onun olurunu almadan odasına girmeyiniz. Kötü bir şey yapacaksa zaten yapar, sertlikle hiç bir şey engellenmez sadece inanarak doğruyu anlatın oda anlayacaktır.Veya banyoda gereğinden fazla kalırsa onu rahatsız etmeyiniz, orayı gerçekten kullanmaya ihtiyacınız olana kadar onu rahat bırakınız, bir insan banyoda ne yapabilir ki veya ne yapar sizce? En önemli şey ise onlar her ne kadar sizin bedeninizin bir parçası olsalar da onlarında bir ruhlarının olduğunu unutmamak, onların kişiliklerine saygı duymaktır.
EVLİLİK SORUNLARI
Evlilik aslında birbirinden farklı iki insanın paylaşmaya başladığı yeni bir hayat dönemi olarak değerlendirilir. İnsan hayatındaki her değişim strese sebep olur ancak evlilik gibi köklü değişimlerin yeri daha bir farklı olmaktadır.
Şöyle düşünün kültürel olarak aile yaşantısı olarak birbirinden farklı iki kişinin aynı evi aynı zaman ve mekanı paylaşmaya başlamaları hayatınızda ne kadar radikal bir değişimdir.
Hele bir de eşinizle öncesinde tam tanışmadığınızı düşünün. Belki de hep güzel saatleri paylaştınız ve birbirinize göstermek istediğiniz yüzünüzü gösterdiniz. Gülünecek neşeli anları paylaştınız. Ancak artık evlisiniz ve iki kişilik düşünmek zorundasınız. Bu durumda kendinizi kısıtlanmış gibi hissetmeniz gayet doğaldır. Karşı tarafın da aynı duyguları paylaştığını unutmayın. Bunu böyle düşündüğünüzde karşılıklı anlayışla bazı sorunların üstesinden gelebilirsiniz.
Yeni yaşamınızda değişen bir şeyde artık düzenli bir cinsel yaşamın başlaması. Özellikle toplumumuzda insanların büyük bir çoğunluğu ilk cinsel deneyimlerini eşleri ile yaşamaktadırlar. Daha önce yaptığım bir araştırmada erkeklerin % 40 ı ilk deneyimlerini kendi eşleri ile geçekleştirdiklerini gördüm. Bu oran kadınlarda daha da yüksek çıkmıştı. Dolayısıyla tecrübesiz iki insanın bir araya gelmesi üstelikte yanlış bilmeleri nedeniyle bazı cinsel sorunlarda karşımıza çıkmaktadır.
En sık evliliğin ilk günlerinde cinsel birleşmeyi başaramama karşımıza çıkmaktadır. Bunun temelinde bazı törelerinde etkisi vardır. Kapıda birileri sizden haber beklerken sınavdaki bir genç gibi performans kaygısı yaşayan ve cinsel organında sertleşme sorunu yaşayıp ilişkiye girmeyenlerle sıkça karşılaşmaktayız.
Bazen de cinsel ilişkide yaşayacağını sandığı için kendini aşırı kasan ve bu nedenle ilişkiyi başaramayan genç kızlarla da karşılaşmıyor değiliz.İlişkiye müsaade etmeyecek kadar vajina kaslarında kasılma ile giden duruma ise vaginismus diyoruz.
Tüm bu durumlar bazen kendiliğinden çözülebilir ancak bazen de çözümlenemeyen basit sorunlar ayrılmaya varacak nahoş durumlarla karşımıza çıkmaktadır. Eğer bir iletişim sorununu kendiniz çözemeyecekseniz sorunun çözümü için bir profesyonele başvurmaktan çekinmemelisiniz
Kadın istemezse olmaz!
Cinsel işlev bozukluklarını hazırlayan, ortaya çıkaran ve sürdüren bazı faktörler vardır:
1. HAZIRLAYAN FAKTÖRLER
a) Ailenin ve toplumun cinselliğe bakış tarzı
b) Aşırı tutucu, dindar yetiştirilme biçimi
c) Eksik ya da yanlış cinsel bilgi
d) Cinsellikle ilgili gerçek dışı beklentiler
e) Anne baba arasındaki olumsuz ilişki biçimi
f) Erken travmatik yaşantılar
g) Eşler arasındaki iletişim biçimi
h) Uyarılma eşiğinin yüksek olması
j) Nevrotik kişilik özellikleri
k)Yakınlaşma sorunları
l) Ayrılık anksiyetesi
m) Cinsel istismara maruz kalma
2. ORTAYA ÇIKARAN FAKTÖRLER
a) Eşler arasındaki uyumsuzluk
b) Cinsel iletişim sorunları
c) Eşin cinsel bir sorununun olması
d) Performans anksiyetesi
e) Fiziksel ya da psikiyatrik hastalıklar
f) Yorgunluk ve stress
g) Aşırı alkol ve ilaç kullanımı
h) Hamile kalma korkusu
j) Evlenme
k) Evlilik öncesi ve dışı ilişkiler
l) Travmatik cinsel yaşantı
3. SÜRDÜREN FAKTÖRLER
a) Sorunun çözümüile ilgili yanlış uygulamalar
b) Çok sık cinsel ilişkide bulunma
c) Cinsel ilişkiden kaçınma
d) İlişkiye kendini verememe
e) Performans anksiyetesi
f) Suçluluk ve utanç duyguları
g) Eşin tepkileri
Bu bilgiler ve değerlendirmeler ışığında hastanın cinsel işlev bozukluğunun kaynağı doğru tespit edilerek en işlevsel tedavi metodu uygulanmaktadır.
CİNSEL İSTEKSİZLİK
Bazı bireyler de yukarıdakinin aksine cinsel yönden fazla arzulu olmadıklarını düşünürler. "Fazla cinsel arzu duymamak" da çoğu durumda yapısal bir özelliktir ve birey baştan beri böyledir. Bazı insanlar yapısal olarak cinselliğe daha az "düşkündürler".
Bazı bireyler de yukarıdakinin aksine cinsel yönden fazla arzulu olmadıklarını düşünürler. "Fazla cinsel arzu duymamak" da çoğu durumda yapısal bir özelliktir ve birey baştan beri böyledir. Bazı insanlar yapısal olarak cinselliğe daha az düşkündürler".
Bazen bir birey hayatının belli bir döneminde diğer dönemlerine göre daha az cinsel arzu duyduğunun farkına varabilir.
Cinsel arzunun anormal bir şekilde düşük olduğunun belirleyicisi, bu arzu azalmasının kişiyi rahatsız etmesi veya kişinin
eşiyle olan ilişkilerini olumsuz etkilemesidir. Bu tanımın dışında kalan "azalmış cinsel arzu" anormal kabul edilmez
Cinsel arzuyu etkileyen faktörler
Kişisel özellikler
Bir önceki konuda belirtildiği gibi hem erkeklerin hem de kadınların cinselliğe olan ilgileri değişkendir. Bazı kadınlar diğerlerinden daha
"isteksiz", bazıları ise "çok aşırı istekli" görünebilir.
Bazı kadınların cinselliğe olan ilgileri yüksek olmasına rağmen cinsel ilişkiye olan ilgileri daha zayıf olabilir. Bu kadınlar cinsel ilişkiden
daha çok yakın temasa ve dokunulmaya önem verirler. Mastürbasyon da kadınların sıklıkla uyguladığı bir cinsellik ifadesi olup kadının
cinsel ilişkiye olan ilgisinden tümüyle bağımsız bir olaydır.
;;
Yaş
Yaşlandıkça cinsellik arzusu ve cinsel ilişki sıklığı azalmakla birlikte kadınlar tüm hayatları boyunca cinselliğe olan ilgilerini ve cinsellikten aldıkları zevki sürdürürler.
Yaşlanmayla birlikte ortaya çıkan anatomik değişiklikler (vajinanın kısalması, daralması, duvarlarının incelmesi, elastikiyetinin azalması, dış genital bölgeler ve klitorisin duyarlılığının azalması gibi özellikler) nedeniyle vulva ve vajina daha duyarlı hale gelir. Ek olarak vajinada ve idrar yollarında daha sık enfeksiyon ortaya çıkar. Tüm bu etkenler kadında cinsel ilişki esnasında ağrı nedeni olabilirler.İlişki esnasında ağrı duyulması kadının cinsellikten "soğumasıyla" sonuçlanabilir. Düzenli olarak ilişkiye devam eden kadınlarda bu olumsuz değişikliklerin daha ender görüldüğü belirlenmiştir.
Cinsellikle ilgili çalışmalarıyla tanınan Masters ve Johnson yaptıkları çalışmalarda 20-50 yaş arasında kadın ve erkeklerin haftada
ortalama 2-4 kez ilişkide bulunduklarını, 50 yaştan sonra bu sıklıkta hafif azalma olduğunu ancak hem erkek hem de kadında cinselliğe ilginin ömür boyu devam ettiğini göstermişlerdir.
Gençliğinde cinsel yönden diğerlerine göre daha istekli ve aktif olan kadınların menopoz döneminde de diğerlerinden daha bariz olarak aktif oldukları da diğer bir gerçektir.
Yaş asla önyargılı bir şekilde cinselliği azaltan bir etken olarak görülmemelidir. Menopoz döneminde ve hatta en ileri yaşlara kadar
"kendisine bakmayı" bilen ve düzenli doktor kontrollerine giden kadın eşiyle uyumlu bir cinsel yaşamı ömür boyu sürdürebilir.
İlaç kullanımı
Çok çeşitli ilaçlar (yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar, depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar, sakinleştiriciler gibi) cinsel arzu ve diğer cinsel işlevler üzerinde olumsuz etkiler yapabilirler. Böyle durumlarda ilacın değiştirilmesi veya doz ayarlaması gerekebilir.
;
Hastalıklar
Jinekolojik sorunlar (gebe kalamama, düzensiz kanama gibi) veya dahili hastalıklar (tansiyon yüksekliği, nörolojik hastalık, kanser gibi) ve diğer çok sayıda hastalık cinselliği olumsuz yönde etkileyebilir. Etkili bir şekilde tedavi edildiklerinde genellikle cinsellik eski haline geri döner.
;
Geçirilmiş ameliyatlar
Rahimin herhangi bir nedenle ameliyatla çıkarılmış olması sonrasında geçici olarak cinsel arzuda ve diğer cinsel işlevlerde azalma
olabilir. Yine rahimle beraber yumurtalıkların çıkarılmış olması östrojen hormonunun azalmasına bağlı direkt olarak veya hormon
azalmasının genital dokular üzerindeki geriletici etkilerine bağlı olarak cinselliği olumsuz etkileyebilir
Rahimin alınmış olmasının cinselliği kalıcı olarak olumsuz etkilediğine dair bir bilimsel veri mevcut değildir. Yumurtalıkların alınması
sonrasında östrojen hormonu tedavisi yapıldığında cinselliğin etkili bir şekilde sürdürülmesi mümkün olabilmektedir.
;
Gebe Kalma Korkusu
Genç bir kadın özellikle evlilik öncesi dönemde gebe kalma riskinin verdiği endişeyle cinselliğini uygun bir şekilde yaşayamayabilir. Etkili bir doğum kontrol yöntemi kullanmak bu endişenin ortadan kalkmasını sağlayabilir.
;
Cinsel yolla bulaşan hastalık edinme korkusu
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklardan birine yakalanma korkusu özellikle çok sayıda cinsel eşi olan veya çok sayıda cinsel eşi olan bir erkekle beraber olan bir kadında yerli bir korku olmalıdır. Bu tür hastalıkların genital sistemde ve hatta tüm vücutta yaratabilecekleri muhtemel hasarları önlemek için her kadının bu hastalıklardan korunmak için gerekli önlemleri alması önemlidir.
Cinsel Tiksinti Bozukluğu
Cinsel isteğin daha şiddetli bir derecede azalması ve hatta ortadan kalkması durumudur.
Cinsel tiksinti bozukluğu olan bireyler cinsel aktivitelerden kaçınırlar. Kendilerine cinsel yönden yaklaşıldığında korku, kaygı ya da iğrenme ifade ederler. Bu durum belirgin bir sıkıntıya ve kişiler arası ilişkilerde zorluklara neden olur.
Şiddetli derecede cinsel tiksinti bozukluğu olan kişilerde cinsellikle ilgili durumlarda panik atağa varan sorunlar yaşanabilir.
Bu sorun "travma sonrası (posttravmatik) stres bozukluğu" gibi başka psikolojik sorunlarla bir arada da görülebilir. Bu bozukluk tecavüze uğrama ya da çocuklukta istismar gibi cinsel saldırıya maruz kalınan durumlarda, cinsel birleşmenin ağrılı olduğu durumlarda ya da cinsel dürtü ile utanç, suçluluk gibi duygular arasında farkında olunmayan bir bağlantı olduğunda ortaya çıkabilir.
Cinsel Uyarılma Bozukluğu
Cinsel uyarılma cinsel cevap döngüsünün ikinci evresidir. Cinsel uyarılmanın kesin olarak psikolojik bir yönü olsa da aynı zamanda fizyolojik değişikliklerin görüldüğü ilk evredir.
Kadınlarda cinsel uyarılma; pelvik bölgeye kan akımının artması, vajenin ıslanma ve genişlemesi, dış genital organların şişmesi ile karakterizedir. Bu değişikliklerin altında yatan mekanizma çok açık olmasa da cinsel uyarılma, otonom sinir sisteminin uyarılması ile ilişkilidir.
Kadın cinsel uyarılma bozukluğu, cinsel cevabın genel uyarılma yönünün ortadan kalkmasıdır. Bu durumda kadınlarda vajinal kayganlaşma ya da genişleme olmadığı gibi erotik duyumlar da hissedilmez.
Bu durumda fiziksel temas tiksindirici gelebilir veya belli bir noktaya dek temas zevk verebilir. Uyarılma sorunu olduğunda orgazmla ilgili sorun da olacaktır. Bir araştırmada mutlu bir evlilikleri olan kadınların % 33'ü cinsel uyarılmayı sürdürmede zorluk tanımlamışlardır.
Bu problem, kadının yaşamın belli bir döneminde ortaya çıkabilir ya da genç kızlıktan beri hiç cevap olmayabilir. Nedenlerine gelince;
Cinsel uyarılma ile ilgili sorunlar bazı fiziksel durumlar ve yaşam dönemleri ile ilişkili olabilir. Diyabet, sigara kullanımı, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve sinir hasarları hem kadın hem de erkekte cinsel uyarılmayı olumsuz etkileyebilir.
Emziren kadınlarda vajinal ıslanmada azalma olabilir.
Menopoz döneminde ve sonrasında östrojenin azalması da uyarılmayı zorlaştırabilir.
Bazı ilaçlar da uyarılmayı bozabilir. Örneğin antidepresanlar, antihipertansifler ve antihistaminikler bu tür yan etkiye sahiptir.
Bu işlev bozukluğunun en yaygın nedenleri arasında suçluluk ve düşmanlık yer almaktadır. Suçluluk genellikle cinsel ilişkiden hoşlanma isteği ile bunu yapmaktan duyulan korku arasındaki iç çatışmayı içine alır. Düşmanlık ise sıklıkla eşle ilgilidir.
Kadında cinsel uyarılmayı artırmaya yönelik tedaviler genital bölgeye kan akımını artırarak ya da ıslanmayı kolaylaştırarak etkinlik gösteren ürünler üzerine denemeler sürse de bunların pek çoğu henüz deneysel düzeydedir.
Bazı kanlanmayı arttırıcı kremlerin cinsel uyarılmayı düzeltici etkisi de araştırılmaktadır.
Sempatik sinir sistemini uyaran ilaçlar, yohimbin, sildefanil gibi ağızdan kullanılan ilaçlar da araştırılmaktadır. Bu ilaçlar kan akımını artırarak ya da sinir sisteminin bazı bölümlerini uyararak etki ederler.
Cinsel İstek Bozukluklarında Tedavi
Tedavi, neden olan faktörün ortaya konmasından sonra mümkündür. İsteksizliğe neden olan neden kadın hastalıkları veya başka bir fiziksel hastalıksa öncelikle bunun tedavisi gerekmektedir.
Herhangi bir organik hastalık saptanamamışsa isteksizliğin nedeni psikolojiktir. Bu durumda çiftlerin birlikte psikiyatrik yardım alması gerekmektedir. Bu tedavi sırasında kadında cinsel isteksizliğe neden olan durumlar açığa çıkartılır.
Bu arada bir jinekolog tarafından cinsel "erojen (duyarlı) bölgeler" (meme uçları, klitoral bölge, kulak çevresi, boyun, bacaklar gibi) ve bunların nasıl uyarılacağı çiftlere anlatılır. Kadına çatı kaslarını kasıp gevşetme egzersizleri öğretilerek vajenin daha duyarlı hale gelmesi sağlanır.
Kadınlarda Cinsel İlişkinin Evreleri
Kadınlarda cinsel ilişkinin dört ayrı evresi (fazı) vardır.
1. Uyarılma fazı: Cinsel uyarılmanın ilk belirtisi memelere ve genital organlara giden kan miktarında artma ve göllenmedir.
Bu göllenme vajinal dokuların arasına sıvı sızmasına ve bu sayede vajinal salgılarda (sekresyon'larda) artış ve ıslanmaya neden olur.
Benzer şekilde meme uçları biriken kana bağlı olarak belirginleşir. Rahim yukarıya doğru çekilir, büyük dudaklar şişer ve açılır, klitoris kabarır.
Uyarılma fazında;
. 10-30 saniye içinde vajinada ıslaklık başlar
. Vajinanın alt kısmı genişler
. Rahim ağzı ve rahim yukarı doğru çekilir
. Labialar (dudaklar) düzleşir ve araları açılır
. Küçük dudaklar büyür
. Klitoris büyür
. Meme uçları kasların kasılması sonucu dikleşir
. Memelerin boyutları büyür.
2. Plato fazı: Bu faz esnasında vajinanın dış 1/3 kısmındaki kan göllenmesi nedeni ile vajinanın şekli değişir.
Rahim iyice yukarıya doğru çekilir. Klitoris daha da belirginleşir ve büyük dudakların rengi koyulaşır.
Plato fazında;
. Cinsel arzularda artış iyice belirginleşir
. %50-70 kadında ateş basması olur
. Kalp hızı artar
. Kan birikimine bağlı olarak vajinanın dış kısmı iyice şişer
. Vajen üst kısmı balonlaşır ve vajinada hafif bir ağrı olur
. Eğer uzun sürerse vajinal ıslaklık azalabilir
. Klitoris iyice şişer
. Küçük dudaklar normalin 2-3 katı büyür
. Dudakların açılması ile vajina girişi daha belirgin hale gelir
. Küçük dudakların rengi koyulaşır
. Memelerin uç kısmında "areola" adı verilen koyu renkli alan belirginleşir.
. Emzirmemiş kadınlarda meme boyu %25 artar. Emzirenlerde bu artış olmayabilir
. Bacaklarda ve kalçalarda kasılmalar olur
. Kadının vücudu tam bir cinsel birleşmeye hazırdır.
3. Orgazmik faz: Kadın orgazmının en kısa süren fazıdır.
Rahim, vajina ve anüsde (makad deliğinde) eş zamanlı, ritmik ve düzenli kasılmalar olur. Bu kasılmalar 0.8-1 saniye aralıklarla gerçekleşir. Kadında bir orgazm esnasında bu türden 3-15 kasılma olur.
Orgazmik fazda özetlemek gerekirse;
. Yukarıda belirtilen kasılmalar olur
. Ateş basması tüm vücuda yayılır
. Orgazm esnasında kişinin beyin dalgalarında değişimler görülür
. Üretra'dan (mesanenin dışa açıldığı yer) sıvı salgısı olur. Bazı yazarlar bunu "kadının boşalması" olarak tanımlar
. Kadının yüz kasları da kasılır ve bu da sanki "acı duyarmış gibi" bir görünüm yaratır
. Vücutta bulunan hemen hemen bütün kaslar aynı anda kasılır ve orgazmın tam zirve noktasında kadın vücudu adeta kaskatı kesilir.
4. Çözülme fazı: Önceki fazlarda gerçekleşen değişimlerin normale dönme sürecidir.
Bu fazda;
. Vajina, normal dinlenme halindeki durumuna döner
. Memeler, büyük ve küçük dudaklar ile rahim normal renk, boyut ve pozisyonuna döner
. Klitoris ve meme uçları hassaslaşır ve ağrıya duyarlı bir hal alır
. Ateş basması kaybolur
. Hızlı soluk alıp verme ve terleme görülür
. Kalp hala daha hızlıdır
Eğer seksüel uyarı devam ederse kadınlar ard arda birden fazla sayıda orgazm yaşayabilir. Kadınlar "multiorgazmik"tir, yani erkeğin tek bir boşalması sırasında çok sayıda (15-20 kez bile) orgazm yaşayabilirler. Oysa erkeğin yeniden orgazm olabilmesi için yaklaşık 20-30 dakikalık bir dinlenme süresine ihtiyacı vardır.
Vajinal Kuruluk
Sağlıklı bir cinsel ilişki için vagina kayganlaştırılmış olmalıdır. Vagina girişinde ve rahim ağzındaki özel salgı bezleri (Bartholin ve Skene bezleri) sümüksü kıvamda kaygan bir sıvı salgılayarak vajen kayganlığını sağlamaktadırlar. Bu salgı ilişki öncesi dönemde kadının cinsel olarak uyarılması ile optimum seviyededir.
Bazı durumlarda vagina kayganlığı yeterli olmaz ve vajinal kuruluk yakınması oluşur. Böyle bir durumda cinsel ilişki beklenen düzeyde değildir ve kadın açısından ağrılı olabilir.
Vajinal kuruluk yakınması genellikle menopoz sonrası yıllarda kadınlık hormonu (estrojen) eksikliğine bağlı olarak oluşur ve menopoz tedavisi ile giderilir. Ancak normal erişkinlik yıllarında da vajinal kuruluk yakınması olabilir.
Üreme çağında vajinal kuruluk nedenleri:
Yeterli cinsel uyarının olmaması Cinsel isteksizlik Depresyon Vajinal enfeksiyonlar Hormonal dengesizlikler ("hiperprolaktinemi") Emzirme (laktasyon) dönemi
Vajinal kuruluk nedeni saptandıktan sonra tedavi ona göre planlanır.
Günümüzde vajinal kuruluk yakınması olan kadınların kullanabileceği vajen kayganlığını arttırıcı jeller kullanılmaktadır. Jel, cinsel ilişki öncesi vajene uygulanarak vajen kayganlığı sağlanmaktadır.
Orgazm İle İlgili Yanlışlar
Kadın ve erkeklerin orgazm konusunda birbirlerini yanılttığı birtakım düşünce ve tutumlar içine girebildiklerine sık sık tanık olunur. Sonuçta ortaya çıkan yanılgıların, yaygınlık kazanmış olan bazılarının üzerinde durmak gerekir. "Eğer erkek yeterince dayanabilirse, her kadın orgazma gelebilir !" Bu iddia ancak kısmen doğrudur.
Uzun süren bir koitusun sonunda erişilen doruk, teknik olarak orgazm sayılsa bile, hedefe varmak için girişilen acele ve endişe içinde, işin bütün zevki kaybolup gidecektir. Yazdığı kitaplar satış rekorları kıran ünlü fahişe Xaviera Hollander, en yoğun orgazmların, ilk 5 dakika içinde gerçekleştiğini söylemektedir. Aslında birçok bilimsel araştırma da bu iddiayı doğrulamaktadır. Dolayısıyla zevkli bir cinsel birleşmenin anahtarı, özenli ve uzun ön oynaşma süreci olmaktadır. ;
;"Kadın gelmeye başlayınca, erkek mümkün olduğunca sert hareket etmelidir !" Oysa bunun tam tersi geçerlidir; erkek olabildiğince hareketsiz kalmalıdır. Ancak böyle olursa, hem kadın hem de erkek, kadının kasılan dölyolu kaslarının farkına ve hazzına varabilir.
Hollander, kendi kendilerini uyararak ulaştıkları orgazmların, niye cinsel birleşmede ulaştıklarından daha yoğun olduğunu soran çok sayıda kadının mektubuna verdiği cevapta, meseleyi, dölyolu kaslarının kasılmasını algılayabilmeye bağlamaktadır. Her ne kadar bu konuda kadından kadına farklılıklar söz konusuysa da, genel olarak orgazm sırasında erkeğin sert hareket etmesini gerekçeleyen herhangi bir ipucu yoktur.
;
;"En iyi orgazmlar, eşanlı olanlardır !" Bu da yanlıştır. Uzun süre birlikte olmuş insanların eşanlı olarak orgazma gelmesi hem mümkün, hem de zevkli olabilir. Ancak bu, doğal olursa haz verebilir. Aksi durumda, duyguları geri plana iten bir koşuşma söz konusudur.
Eşlerden birinin önce gelmesi, hiçbir şekilde diğerinin orgazma ulaşmasını engelleyemeyeceği gibi, tersine, eşlerin üzerinden yetişme ya da erteleme endişesini kaldıracağı için, birleşme sürecinin zevk boyutu öne çıkabilecektir.
Vajinismus Nedenleri
Vajinismusun nedenlerinden en yaygın olan bir tanesi; yetişme çağındaki kızlara seksin pis ve kötü olduğunu öğreten
yanlış ve katı eğitim tarzıdır.
Yıllarca, cinselliğin kadınlar için zarar verici, kötü, aşağılayıcı, yalnızca erkeklerin faydalandığı, kadınların kaçması
gereken bir şey olarak yetişen bir genç kız, bu ilişkiyi yaşayacağı sırada bilinçaltına yerleşmiş bu yanlış fikirleri
istemeyerek de olsa hatırlayacak, ilişkiye girmekten rahatsızlık duyacak ve kasılacaktır.
Vajina ilişki sırasında penisin büyüklüğü yada küçüklüğüne göre kendini hazırlar. Cinsel birleşmenin durumuna bağlı olarak dışa en yakın kısmı
oldukça gevşeyebilir. Bazen vajinal giriş öyle gergin ve sert bir hale gelir ki penisin girmesi olanaksızlaşır. Bu tür vajinal kasılmalara vajinismus
diyoruz. Bu durumda erkeğin penisinin girmesi son derece zor, hatta olanaksızdır.
Çok seyrek olarak yaralanmalar yada kadın dış cinsel organlarının hastalığı ile cinsel ilişki arasında acı oluşur ve kadın istemeyerek kendini kasabilir.
Böyle bir durumda, fiziksel nedenlerin tedavi edilmesi gerekir.
Esas olarak; vajinal kasılmanın (vajinismus), nedenleri tamamıyla psikolojiktir.
Vajinismusun nedenlerinden en yaygın olan bir tanesi; yetişme çağındaki kızlara seksin pis ve kötü olduğunu öğreten
yanlış ve katı eğitim tarzıdır. Yıllarca, cinselliğin kadınlar için zarar verici, kötü, aşağılayıcı, yalnızca erkeklerin
faydalandığı, kadınların kaçması gereken bir şey olarak yetişen bir genç kız, bu ilişkiyi yaşayacağı sırada bilinçaltına
yerleşmiş bu yanlış fikirleri istemeyerek de olsa hatırlayacak, ilişkiye girmekten rahatsızlık duyacak ve kasılacaktır.
;
Bir başka sorun olan kızlık zarının korunması fikri de, genç kızlarımızı evleninceye kadar yaşayacakları veya yaşadıkları cinsel yaklaşımlarda tek fikir
olan "aman zarıma bir şey olmasın" dürtüsüyle yaşadıkları ve şartlandıkları gerginlik yine ilişki kuracakları zaman önlerine çıkacak ve yılların
şartlanması işlevini devam ettirecektir.
Bunların yanı sıra filmlerde ve romanlarda veya insanların kulaktan dolma yanlış olarak edindikleri cinsel bilgilerle ilk ilişki sırasında ve kızlık zarının
yırtılması sırasında korkunç bir acı duyacakları fikri, onları ilişkiden uzaklaştırmakta, soğutmakta ve kasılmalarına sebep olmaktadır.
Bir diğer faktör de; cinsel tacize veya tecavüze uğramış bayanlarda cinselliğin bu olayı hatırlatmasına bağlı olarak kasılmalar olabilir.
Nedeni ne olursa olsun eğer çiftler işbirliğine istekliyse vajinismus her zaman tedavi edilebilir. Önemli olan tedaviyi istemek bunun için seksüel
terapi merkezlerine baş vurmaktır.
Vajinismus Belirtileri ;
Genel Tanımlama: ;Aşağıdaki açıklamalardan her hangi biri sizin durumunuzu tanımlıyor mu? ;
·“;Birleşme sağlanıyor ancak hareket etmek canımı acıtıyor ve durmak zorunda kalıyoruz.”;
·“;Benim de çabalamama rağmen hiç kimseyle tam olarak birleşme gerçekleşmedi.”;
·“;;Bugüne kadar hiç acısız cinsel birleşme gerçekleştirmedim”;
·“;İlişkiye girmeye teşebbüs ettikten sonra yanıcı tarzda bir acı hissediyorum.”;
·“;Partnerim içime girmeyi denediğinde duvara çarpmış gibi oluyor.”;
·“;Cinsel ilişkiyi tamamlayamıyorum.”;
·“;Kolay olmamasına rağmen tam olarak birleşme sağlanması için zorluyoruz.”;
·“;Gerçekten cinsel ilişkiye girmek istesem bile vajinamı sıkıyor gibi görünüyorum.”;
·“;Bir çok defa cinsel ilişkiye girmeyi denemiş olmama rağmen hala bakireyim.”;
·“;Tampon kullanamıyorum çünkü tamponu vajina içine yerleştirmek çok zor.”;
·“;Bugüne kadar jinekolojik muayeneyi tamamlayamadım”;
Vajinismus Güncel Yaklaşım ve Tedaviler
Hasta ve eş için oldukça sıkıntılı bir durum olan vajinismus vakalarında rahatsızlık, ; eşin duyarlı ve paylaşımcı
yaklaşımı ile aile içerisinde yıllarca saklı kalabilmekte ve ;çiftin bir süre sonra cinselliğe duyarsızlaşmasına
yönelerek cinsel soğukluk ve duyarsızlık çıkmazına doğru. İlerleyen komplike problemlere de zemin
hazırlamaktadır.
Vajinismus : Vajinismus cinsel ilişkiye girmeye müsaade etmeyecek şekilde vajinal kasların dış 1/3 ünde gözlenen istem dışı
oluşan şiddetli kasılmalarla ; kendini gösteren bir rahatsızlıktır.Vajinismusta oluşan kasılmalar o derece şiddetli olabilir ki genellikle ;ilişkiyi imkansız
hale getirmektedir.
Vajinismus gibi ağrılı cinsel ilişkiye neden olan rahatsızlıklarda öncelikle temel kural jinekolojik muayene yapılarak ilişkinin oluşumuna engel olan
organik bir bozukluğun olup olmadığının kesin olarak belirlenmesidir.
Bu tür rahatsızlıklarda belirgin bir fiziksel patoloji tespit edildiğinde etkene yönelik cerrahi uygulamalara nadiren gerek duyulabilinmektedir. Ancak
yanlış bir kanı olarak genellikle eski bir yöntem olarak uygulanan hymenotomi adı verilen kızlık zarının kesilerek açılması konunun yeterince
anlaşılamamasından kaynaklanmakta idi. Bu gün ise bu yöntemin ;sorunun çözümünde hiçbir değerinin olmadığı bilinmektedir.
Soruna ; neden olan etkenler çoğunlukla ; genç kızlık yıllarından itibaren cinsellik ve kızlık zarı hakkında bilinç altına yerleşmiş yanlış bilgiler, cinsel
eğitim eksikliği, yaşanmış kötü cinsel tecrübeler , ; toplumsal baskılar ;gibi oldukça geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.
Bu tür rahatsızlıklarda belirgin bir fiziksel patoloji tespit edildiğinde etkene yönelik cerrahi uygulamalara nadiren gerek
duyulabilinmektedir. Ancak yanlış bir kanı olarak genellikle eski bir yöntem olarak uygulanan hymenotomi adı verilen kızlık
zarının kesilerek açılması konunun yeterince anlaşılamamasından kaynaklanmakta idi. Bu gün ise bu yöntemin ;sorunun
çözümünde hiçbir değerinin olmadığı bilinmektedir.
Soruna ; neden olan etkenler çoğunlukla ; genç kızlık yıllarından itibaren cinsellik ve kızlık zarı hakkında bilinç altına yerleşmiş yanlış bilgiler, cinsel
eğitim eksikliği, yaşanmış kötü cinsel tecrübeler , ; toplumsal baskılar ;gibi oldukça geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.
Vajinismus ;sorununa sahip çiftlerde tedavi için yönelim, çoğu zaman artık aileye yeni bir bireyin eklenmesi gerektiği dönemlerde artmaktadır.
Genellikle hanımlar bu olayın yakın arkadaş ve aileleri tarafından duyulmaması için büyük bir çaba içerisinde girmektedirler. Yaşanan tüm bu kısır
döngüler tedavi ile rahatsızlığın çözüm sürecinde gecikmelere neden olabilmektedir.
Vajinismus ve Çocuk Sahibi Olmak
Vajinismus sorununu çözümediğiniz veya tedaviyi istemeyen hastaya çocuk isteğini sağlamak için yardımla üreme
yöntemleri uygulanmalı mı?
Kesinlikle hayır.
Sorunun bu şekilde çözümü hastanın tedaviye yönelik beklentilerini
ve cinsel hayatına dair sorunların daha çözümsüz ve sorunlu hale
getirilmesinden ileriye gitmeyecek bir metod olacaktır.
Sorunun bu şekilde çözümü hastanın tedaviye yönelik beklentilerini ve cinsel hayatına dair sorunların daha çözümsüz ve
sorunlu halegetirilmesinden ileriye gitmeyecek bir metod olacaktır.
Belirttiğim gibi bu tür kısa vadeli çözümler yerine vajinismus sorununun çözümü hem daha kolay ve hastanın cinsel sağlığı,
aile yapısının temel dinamiklerini kuvvetlendirici bir yaklaşım olacaktır.
Vajinismus Tedavisinde Uygulanan Diğer Yöntemler
Vajinismus tedavisinde ilaç ve benzeri destekleme amaçlı ;drug (ilaç) ; kullanımının
;tedavinin çözümünde yeri olmadığı gibi hipnoz yöntemini ise tedavide çözümsüz
kalmadığınızı ;sürece uygulanmaması ;gerekir
Kesinlikle cerrahi uygulamalar ve hastanın direnc gösterdiği terapik uygulamalardan kaçınılmalıdır.
Vajinismus tedavisinde ilaç ve benzeri destekleme amaçlı drug kullanımının tedavinin çözümünde yeri olmadığı gibi
hipnoz yöntemini ise tedavide çözümsüz kalmadığınızı sürece uygulamaması ;gerekir. Çok özel durumlarda ve
bu konuda kesinlikle yeterli tecrübe ve deneyiminiz varsa sınırlı olarak uygulanabilinir. Aksi takdirde hastada daha
olumsuz gelişmelerin oluşmasına neden olabilmektedir.
;
Tedavi olmayı düşünmeniz tedavinizin başlagıç aşamasıdır.
Kadında Orgazm
; Kadında Orgazm
Cinsel uyarılma ve takip eden orgazm, Masters ve Johnson un 1966 da gönüllü bireylerde yaptıkları orijinal çalışmada hem erkekler, hem de kadınlarda ayrıntılı olarak incelenmiştir ve dahası, bu orijinal çalışmayı günümüze kadar daha ayrıntılı olan bir çalışma takip etmemiştir. Cinsel uyarılma ve orgazm ile ilgili bilgilerimizin tümüne yakınını bu iki bilim adamının çalışmasından edindiğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz.
Orgazm nedir?
Orgazm olgusunu tarif etmek zordur. Orgazm, çeşitli cinsel uyaranlarla beynin uyarılması ile başlayan ve uyaranların etkisiyle kişide hem bedensel hem de ruhsal olarak algılanan bir "histir".
Orgazm oluşumu için en önemli uyaran dokunsal olanlar olmasına karşın (cinsel ilişki ve kendi kendini tatmin dokunsal uyaran türleridir) sadece görsel veya işitsel uyaranlarla orgazm olunması da özellikle kadınlarda imkan dahilindedir.
Orgazmın işlevi nedir?
Orgazm oluşumu için cinsel uyaranlarla cinsel birleşmeye hazırlanan beden ve ruh ikilisi, kendi kendini tatminle veya cinsel ilişkiyle kişinin haz almasını sağlamaktadır.
Erkekte orgazm sperm kanallarının açılarak spermin dışarı boşalmasını sağlar ve bu nedenle orgazm erkeğin üreme işlevlerinin çok önemli bir parçasını oluşturur.
Bilimsel olarak gebelik oluşması için kadının orgazm olmasının şart olduğu şeklinde bir bilgi yer almamakla beraber son veriler orgazm esnasında oluşan rahim kasılmalarının spermlerin Fallop tüplerine daha kolay geçtiğini göstermektedir.
Orgazma giden yolda kadın cinselliğinin evreleri
Masters ve Johnson yaptıkları çalışmalarda kadında cinsel uyarılmayla başlayan ve orgazm ile sonuçlanan sürecin dört ayrı evreye bölünebileceğini saptamışlardır. Gerek normal cinsel işlevlerin anlaşılması, gerekse cinsel işlev bozukluklarının sınırlarının çizilebilmesi açısından bu evreleme kendini tanımak isteyen bir kadının olduğu kadar, konuyla ilgilenen diğer kişilerin de faydalanabileceği net bilgiler içermektedir.
Bu evrelemeye göre kadın cinsel ilişki esnasında aşağıdaki evrelerden geçer
Uyarılma Evresi
Plato Evresi
Orgazm Evresi
Çözülme Evresi
Bu evreler kadında ve erkekte oldukça benzerdir. Her bir evrenin devam etme süresi kadından kadına bariz değişiklikler gösterebilir ve birbirini ardı ardına takip eden bu evrelerden biri yaşanmadan diğerine geçiş olamayacağı kabul edilir.
Bu evre cinsellik dürtüsünün kişide cinselliği yaşama ihtiyacı ortaya çıkarmasıyla başlar. Kişide hayali veya gerçek uyaranlar cinsellik arzusunu ortaya çıkarmıştır. Kadın fiziksel (partneri veya kendisi tarafından direkt uyarılma) veya psikolojik (görsel, düşsel ve benzeri uyaranlarla uyarılma) olarak uyarıldığında ortaya çıkan cinsellik yaşama arzusuyla başlayan evredir.
Cinsellik arzusu ortaya çıktığında eğer bu arzu engellenmezse tüm bedende cinselliğe hazırlık için değişiklikler başlar. Kadının vajinal salgıları cinsel uyaranın başlamasıyla saniyeler içinde belirgin olarak artar, vajina girişindeki Bartholin salgı bezleri faaliyete geçer. Klitoris ve dudaklarda büyüme ve şişme, göğüs bölgesinde ve memelerde kızarma meydana gelir. Vajina uzar ve genişler, dış dudaklar birbirinden uzaklaşır, rahim yükselir.
Genital sistemdeki bu değişikliklerin genel amacı kadının bedensel olarak cinsel ilişkiye hazırlanmasını sağlamaktır.
Kadında bu evrede kalp atışları hızlanır ve solunum sayısı artar, kan basıncı yükselir. Vücuttaki kas grupları kasılmaya başlar. Memeler ve meme uçları da büyüyerek daha belirgin hale gelir. Bazı kadınlarda yüzde, boyunda ve göğüste kızarmalar meydana gelir.
Erkekte uyarılma evresi penisin ereksiyonu (sertleşmesi) şeklinde gerçekleşir.
Uyarılma evresinin temel amacı kadının bedensel olarak cinsel ilişkiye hazırlanmasını sağlamaktır. Genital bölgedeki bu değişikliklerin tümü bölgede kan akımının belirgin bir şekilde artması sonucunda ortaya çıkar.
Bu evrede cinsel gerginlik ve erotik duygular yoğunlaşır. Cilt değişiklikleri daha belirgin hale gelir, memeler ve meme uçları daha fazla dikleşir. Dudaklar da daha çok şişerek koyu kırmızı bir renk alırlar. Vajinanın alt 1/3 lük kısmı şişip kalınlaşarak "orgazmik platform" adlı yapıyı meydana getirir. Rahim tümüyle yukarı çıkmıştır. Vajinanın üst kısmında genişleme ve uzama meydana gelir
Yeterli uyaran olduğunda bu dönem orgazmla son bulur.
Erkekte plato evresinde penisten berrak ve kaygan bir sıvı gelir. Bu sıvının içinde az sayıda canlı sperm bulunabileceğinden kadının erkek boşalmadan bile ("geri çekme" yönteminde olduğun gibi) gebe kalması imkan dahilindedir.
Plato evresi cinsel ilişkinin en aktif dönemlerinden biridir ve uyarılmayla başlayan cinsellik dürtüsü ve takip eden cinsellik dışavurumu (kendi kendini tatmin veya cinsel ilişki) bu evrenin sonunda orgazmla sonuçlanır.
Plato evresinin dıştan gözlenebilen en önemli özelliği orgazm evresine yaklaşıldıkça bir önceki evrede büyümüş olan klitorisin küçülme eğilimi göstermesidir. Plato evresinin sonlarına gelindiğinde klitoris orijinal boyutunun yarısına kadar küçülebilir. Bu küçülme, orgazmın yaklaştığını gösteren önemli bulgulardan biridir. Bu evrenin süresi kadından kadına, hatta bazen aynı kadında bir cinsel eylemden diğerine belirgin değişiklikler gösterebilir.
Orgazm evresi, önceki evrelerde "artmış olan gerginliğin boşaltılması" şeklinde tarif edilebilir. Orgazm esnasında vajina, perine, anüs ve orgazmik platformda yer alan kaslardan kaslarda istemsiz ve şiddetli kasılmalar ortaya çıkar. Bu kasılmalar ortalama 0.8 er saniyelik aralıklarla ortaya çıkarlar ve toplam dört saniye kadar kısa sürebilecekleri gibi, 15 saniye kadar uzun da sürebilirler. Kasılmalara vajinanın daha da genişleyerek boyunun uzaması eşlik eder ve nihayet rahimde de kasılmalar ortaya çıkar. Rahim kasılmaları bazı kadınlar tarafından belirgin şekilde hissedilirler.
Yukarıda bahsedilen kasılmalar kadının orgazm hissi yaşamasını sağlar.
Orgazm oluştuğunda cilt kızarıklığı en üst seviyeye ulaşır. Kadının yüz kasları da kasılır ve acı çekiyormuş gibi bir görünüm arz edebilir.
Orgazm esnasında kadın vücudu adeta "kaskatı kesilir". Kalp hızı, solunum hızı ve kan basıncı yüksek seyretmeye devam ederler. Kadınların çoğu bu aşamada bel bölgesinde, "beyinlerinde" ve genital bölgelerinde değişik bir karıncalanma hissinden bahsetmişlerdir.
Refrakter peryod
Orgazm sonrası erkeklerde oluşan refrakter periyod (cinsel uyaranlara kayıtsız kalınan, yani yeni bir cinsel ilişkiye başlamanın mümkün olmadığı dönem) genç erkeklerde bir kaç dakika sürerken, daha ileri yaşlarda birkaç saate kadar çıkabilir. Bu süre bireyler arası belirgin farklılıklar gösterebilir.
Kadınlarda genellikle refrakter peryod yoktur veya çok kısadır ve kadınlar ardı ardına defalarca orgazm olabilirler.
Kadınların yalızca az kısmı vajinal yolla orgazm olabilir. Birçok kadında, orgazma ulaşmak için direkt klitoris uyarısı gereklidir.
Orgazmla birlikte uyarılma evresinde biriken tüm gerginlik kaybolur. Kişi beyinden orgazm esnasında salgılanan endorfinlerin ("mutluluk hormonları") etkisiyle gevşer ve kendini iyi hisseder. Takiben uyarılma evresinde ortaya çıkan değişikliklerin tümü "çözülerek" geri döner. Tüm bu geri dönüş süreci 5-10 dakika sürer. Çözülme evresinde tüm değişiklikler geri döner. Kadınların çoğunda orgazm sonrası klitoris ve meme uçları hassaslaşır ve ağrıya duyarlı hale gelir
Orgazm Olamama
Orgazm Olamama
Kadınlarda orgazm çoğunlukla direkt klitoris uyarısıyla oluşmaktadır. Bu konuda yapılan kısıtlı sayıda çalışma direkt klitoral uyarı olmadan orgazm olabilen kadınların oranının ancak %30 olduğunu göstermektedir. Bu nedenle kadında orgazm olamama durumunu öncelikle "hiç orgazm olamama" ve "cinsel ilişkide orgazm olamama" şeklinde ayırmak gerekir.
Orgazm olamayan bir kadın ilişki esnasında kendini orgazm takliti yapmak zorunda hissedebilir. Bunu yapmasının nedeni eşine onun "yetersiz" olduğu duygusunu yaşatmamak ve öte yandan da yine eşinde kendisinin "yetersiz olduğunu" kanısını uyandırmayı engellemektir. Bu tür bir uygulama problemin daha da karmaşık hale gelmesine neden olur, zira orgazm olamayan bir kadın için eşinin yapacağı etkili bazı değişiklikler sözkonusuyken, böyle bir durumda bunlar gündeme gelmez ve erkek "herşeyin normal gittiğini" düşünmeye devam ederek bir değişiklik yapma gereği duymaz.
Kadının orgazm olmasının sağlanması için ilişkide ne tür değişiklikler yapılabilir?
Öncelikle şunun vurgulanması gerekir. İlişkide aynı anda orgazm olunması diye bir gereklilik yoktur. Esas olan fizyolojik ve anatomik gerçekler nedeniyle kadının ya eşiyle beraber ya da eşinden önce orgazm olmasıdır. Erkek orgazm olduğu andan itibaren refrakter periyod adı verdiğimiz döneme girer. Bu dönemde ereksiyon etkinliğini kaybetmeye başlar ve belli bir süre erkeğin yeni bir ilişkiye fizyolojik ve ruhsal olarak hazır olması belli bir süre gerektirir. Bu süre erkekten erkeğe değişmekle beraber birkaç dakikadan birkaç saate kadar uzayabilir. Arka arkaya bulunulan ilişki sayısı arttıkça refrakter periyodun süresi de uzar. Bu erkeklerin bir gerçeğidir. Kadınlarda ise bu refrakter periyod ya çok kısadır ya da yoktur. Kadınlar arka arkaya defalarca orgazm olabilirler ve hatta aynı ilişki içerisinde bile çok sayıda orgazm olabilirler.
Buradan çıkan sonuç, erkeğin kadının orgazm olabilmesi için gerekli koşulları sağlamak için çaba göstermesi gerektiğidir.
Kadının orgazmı yaşayabilmesi için çiftlere düşen görevler
Erkeğin kendisinin orgazma ulaşmak için geçen süreyi mümkün olduğunca uzatması: erkekler çok kısa sürelerde orgazm olabilirlerken kadınlar için orgazm olabilme süresi çok daha uzundur. Bu süre bir yandan kadının ilişkiye ruhsal ve fiziksel olarak ne kadar hazır olduğuyla, öte yandan ilişkide kadının duyarlı bölgelerinin ne kadar uyarıldığıyla ilgilidir.
;;
Çoğu kadında orgazm için direkt klitoris uyarısı gerekir. Her kadının anatomik yapısı farklı olduğundan çiftlerin, kadının klitoral olarak en iyi uyarılabildiği ilişki pozisyonunu seçmeleri gerekir. Klitorisin en iyi uyarıldığı ve çiftin yüz yüze bakması nedeniyle emosyonel özellikleri en güçlü pozisyon erkeğin üstte olduğu, en az uyarıldığı ve yüzyüze bakılmaması nedeniyle duygusal temasın en az olduğu pozisyon ise kadının arkasını döndüğü ve erkeğin arkada olduğu pozisyondur. Ancak bu her kadın için geçerli olmayabilir. Bu yüzden kadın eşine en çok hangi pozisyonda uyarıldığını hissettirmeli ya da direkt söylemelidir.
;;
"Önsevişme döneminin" uzun tutulması: kadınlar için "ön sevişme dönemi" çok önemlidir. Kadınların ilişkiye hazır olmaları erkeklerdeki kadar kolay değildir. Yeterince hazır olunmadan ilişkiye başlandığında genital bölgenin gevşemesi ve kayganlaşması yetersiz olduğundan ilişki kadın için tatsız bir deneyime dönüşebilmekte ve doğal olarak böyle bir ilişkide orgazm söz konusu bile olmamaktadır. Kadın hazır olduğu mesajını eşine verebilmeli, erkek de bu mesajı alabilmelidir.
Burada unutulmaması gereken diğer bir önemli nokta ise ön sevişme döneminin gereğinden fazla uzun tutulmasının da hem erkeğin hem de kadının orgazm olma süresini ve orgazm şiddetini olumsuz etkilediğidir.
;;
Erojen bölgeler adı verilen bölgelerin kadın orgazmına katkısı ihmal edilmemelidir: Erojen bölgeler adını verdiğimiz bölgeler kadından kadına değişmekle beraber sıklıkla meme uçları, kulak arkaları, bacakların iç yüzleri kadının en erojen bölgeleridir. Kadın eşine ön sevişme dönemi boyunca ve tüm ilişki boyunca erojen bölgelerinin dokunulmasından hoşlandığı mesajını verebilmeli, erkek de bu konuda duyarlı olmalıdır. Erojen bölgelerin uyarılmasının kadının ilişkiye daha hazır olmasının sağlanması yanında orgazm olmasını kolaylaştırıcı özellikleri olduğu unutulmamalıdır.
;;
Bir kadın her ilişkide vajinal yoldan orgazm olamayabilir. Bazı kadınlar vajinal yoldan hiç orgazm olamazken, bazıları bazı ilişkilerde olurlar, diğerlerinde olamazlar. Vajinal orgazm öğrenilmesi gereken bir orgazm türüdür ve bir kadının defalarca ilişkide bulunmadan vajinal yoldan orgazm olabilmesi beklenmemelidir. Vajinal orgazm olunamadığında ilişkinin herhangi bir zamanında kadının direkt klitoris uyarısıyla orgazm olmasına imkan tanınabilir. Bu o kadar da anormal bir durum değildir.
;;
"Penis boyu nevrozu (takıntısı)" terk edilmelidir. Vajinanın üst 2/3 lük bölümü embriyolojik gelişim açısından alt 1/3 lük bölümünden çok daha farklı bir bölgeden gelişmektedir. Bu nedenle bu iki bölgenin fizyolojik ve anatomik özellikleri birbirinden oldukça farklıdır. En bariz farklılık sinir liflerinin dağılımındadır. Alt 1/3 lük kısım zengin bir sinir ağına sahipken, üst 2/3 lük kısımda sinir lifleri nispeten daha azdır. Bu nedenle alt 1/3 lük kısım dokunma, ağrı gibi duyaranlara çok daha hassastır. Her zaman belirttiğim gibi penis uzunluğunun kadının "tatmin olmasıyla" hiçbir ilişkisi olamayacağının da göstergelerinden biridir bu. Penis zengin sinir lifleri içeriği nedeniyle en çok vajinanın alt 1/3 lük kısmını uyarmaktadır.
Ben Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olmam nedeniyle bu yazıyı daha çok kadının anatomik ve fizyolojik özellikleri üzerinde odaklaştırdım. Bazı okuyucular "erkeklerin de erojen bölgeleri yok mu, erkekler bu kadar mekanik varlıklar mı" gibi bir düşünceye kapılabilirler. Ancak konumuz ilişkiden alınan zevkin nitelikleri değil, kadının orgazm olamaması olduğundan bu konuya odaklandırıyorum ve bu nedenle de kadının yapısal özelliklerinin orgazm olmasına etkilerini erkeklerle arasındaki farkı vurgulayarak açıklamaya çalıştım.
Yukarıdaki önlemlerle orgazm olamama problemi giderilemediğinde yapılması gereken bir Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanına başvurmak ve genel bir jinekolojik muayeneden geçmektir. Her ne kadar kadında orgazm olamama nadiren jinekolojik bir nedene bağlı olsa da kural olarak ilk başvuru jinekolog olmalıdır.
Erken Boşalan Erkekler
Hızlı yemek yerler
Hızlı araba kullanırlar
Her konuda aceleci davranırlar
Çabuk sinirlenirler
Kontrolsüz davranışları vardır
Ya çok çabuk güvenirler ya da güven duymada zorlanırlar
Kaygılı ruh halleri vardır
Çocukluklarında babalarıyla sorunları vardır
Çocukluklarında yataklarını ıslatmışlardır
Genellikle eğitim düzeyleri yüksektir
A tipi kişilik yapısına sahiptirler. Yani rekabetçi, sosyal alanda ve mesleğinde hırslı, dakik, güçlü ve etkileyici, sabırsız, aynı anda birkaç iş yapmayı seven, insanlara ve olaylara çabuk sinirlenen, onaylanmayı bekleyen, sorunlu bir dinlenme tarzı olan, daima telaşlı, ev ve iş dışında çok az ilgi alanı olan, duygularını saklayan, kendini ve başkalarını işlerini bitirmeye zorlayan vb. özellikleri vardır.
ERKEN BOŞALMANIN NEDENLERİ
Çoğu erkek soluk soluğa bir telaşla cinsel zevkin peşinden koşarken boşalmanın kontrol edilmesi, durdurulması veya sabitlenmesini başaramaz. Bedenini partneriyle uyum içinde hareket ettiremeyen erkekte şimdiye yoğunlaşmak, o anı duyumsamak olanaksızlaşır ve cinsel birleşmenin ansızın son bulacağı kaygısı olur. Bu nedenle her cinsel sorun gibi erken boşalmada bu kaygıdan ya da bir rahatsızlıktan kaynaklanır. Ama asıl sorun erkeğin cinsel işlevlerinde değil, cinsel işlevlerini nasıl yerine getirmesi konusundaki düşüncelerindedir. Çünkü aklını düşüncelerden arındıramayan, özgür ve doğal bir şekilde cinselliği yaşayamayan erkek tedirginlik duygusundan uzaklaşamaz ve boşalma konusunda sorun yaşar. Kısaca erken boşalmanın başlıca nedenleri şu şekilde sıralanabilir:
-Gençlik çağlarında uygunsuz ortamlarda yapılan mastürbasyonlar,
-Cinsel mitler yani hurafeler,
-Cinsel ilişki konusunda tecrübesizlik,
-Yorgunluk, sıkkınlık, kızgınlık ve tedirginlik,
-Cinsellikle ilgili gerçekçi olmayan beklentiler,
-Cinsel uyarım eksikliği,
-Gerekli koşulların sağlanamaması,
-Sertleşmiş penise verilen orantısız önem,
-Cinsel açıdan baskı altında yetişme,
-Aşırı cinsel isteğin verdiği gerginlik,
-Günah işleme veya suçluluk duygusu,
-Hastalık kapma korkusu,
-Partnerin anlaşılamayan korkusu veya reddetmesi,
-Gebe bırakma korkusu,
-Kastrasyon anksiyetesi,
-Partnerin hayal kırıklığı korkusu,
-Vajinanın aşılamama korkusu,
-Kadına karşı isteksizlik,
-Partnerle çatışma,
-Başkaları tarafından mahrem yerlerinin keşfedilme korkusu,
-Partnere aşırı ilgi, bağlılık ve sevgi,
-Para karşılığı kurulan ilişkiler veya genelev alışkanlığı,
-Cinsel uyumsuzluk,
-Bilinçaltında yatan cinsel ilişki ile ilgili olumsuz düşünceler,
-Prostatit, üretrit vb. hastalıklar,
-Penil hipersensitivite,
-T12-L1 düzeyindeki nörolojik yaralanmalar,
-Narkotik veya antipsikotik tedavinin aniden kesilmesi vb.
ERKEKLERİN BOŞALMASINI HIZLANDIRAN NEDENLER
-Genç olmak,
-Romantik, içgüdüleri zayıf ve mantığıyla hareket eden erkekler,
-Heyecanlanmak,
-Uzun süren cinsel perhizler sonrası kurulan cinsel ilişkiler,
-Partnerinin daha istekli olması,
-Yeni evlenmiş veya hiç cinsel ilişkide bulunmamış olmak,
-Cinsel ilişki yoğunluğunun azalması,
-Cinsel birleşme esnasındaki gidip gelmelerin hızlanması,
-Kaygılı ve sinirli ruh hali,
-Aşırı istekli olmak veya aşırı cinsel isteğin verdiği gerginlik,
-Eve günün stresinden bunalmış, yorgun ve sıkıntılı bir halde gelmek,
-Performans anksiyetesi yani başarısızlık korkusu,
-Partner olarak seçilmiş kadının cinsel isteksizliği,
-Cinsel zevke önem vermeyen kadınlarla, hayat kadınlarıyla veya yakalanma korkusu olan bir ortamda kız arkadaşlarla yaşanan erken cinsel deneyimler,
-Devamlı alışılmış partnerle değil de ek olarak başka bir partnerle ilişkiye girme,
-Sorunlu veya bozuk giden evlilikler,
-Sertleşme bozukluğu olacağı endişesi vb.
Erken Boşalmanın Derecelendirilmesi
-penis vajina ya girmeden önce boşalma olursa ::::: ileri derecede erken boşalma
-penis vajina da iken 1 dakika veya daha altı zamanda boşalma ::::: orta derece erken boşalma
-penis vajinada iken 1 ila beş dakika arası boşalma ::::: erken boşalma
Erken Boşalma ve Mastürbasyon
Mastürbasyon yapılması boşalma süresinde etkili bir unsurdur. Gençlik çağlarında uygunsuz ortamlarda yapılan mastürbasyonlar erken boşalmaya yol açar. Mastürbasyon erkekleri erken boşalmaya programlar ve alışkanlık yapar. Bu bağlamda erken boşalma, yanlış öğrenilmiş bir davranıştır. Çünkü erkekler ergenlik döneminde hormonlarının etkisiyle aşırı istekli olurlar. Ayıp, yasak, günah düşünceleriyle kafaları karışık bir şekilde genellikle banyo, tuvalet vb. uygunsuz ortamlarda, baskı altında her an yakalanma korkusuyla mastürbasyon yapmaya çalışırlar. Amaç bir an önce bu baskıdan kurtulmaktır. Bu da erkeklerin biyolojik saatini erken boşalmaya programlar. Cinsel ilişkiye başladıktan sonra da bu kötü alışkanlık devam eder ve tek amaç bir an önce sonlandırmak olur.
Erken boşalmanın tedavisi için cinsel terapi sırasında ironik olarak boşalma süresini uzatmak için erkeklere mastürbasyon egzersizleri öneriyoruz. Yani durma, geciktirme ve tekrar durmanın öğrenildiği çalışmalarda yanlış öğrenilmiş davranış doğru bir şekilde yeniden öğretilmeye çalışılır.
ERKEN BOŞALMANIN TEDAVİSİ
Yüzyılımızın başında dünyanın en önde gelen cinsel bilimcisi olan Havelock ELLIS’in yaşamı boyunca erken boşalma sorunundan kurtulamadığını bilirsek, tedavinin ne denli anlamlı bir süreç olduğunu da görebiliriz.
Erkeklerin boşalmayı kontrol etmeleri tıpkı bisiklete binmek gibidir, öğrenene kadar sıkıntı çekerler ama bir kez öğrendiler mi bir daha unutmazlar
Sonu belirsiz ve zaman sınırlaması olmayan bir cinsel aktiviteye erkekler yönlendirilmelidir. Böylece çiftler arasındaki yakınlık en yüksek düzeye çıkar ve bu yakınlık süreklilik kazanır. Örneğin buz pateniyle dans ederken, buz pistini sınırlayan hiçbir başlangıç ve varılacak son nokta veya bir işaret yoktur. Çiftler özgürce dans ederler. Önemli olan o anı yaşamaktır. Cinsellikte de önemli olan son noktayı düşünmeden telaşsız bir şekilde şimdiye ve duygularımıza yoğunlaşmaktır. Ayrıca yoğunlaşırken bedenimizin serbestçe hareket etmesine olanak tanırsak, cinsellik doğal bir şekilde gerçekleşir. Aksi taktirde “nasıl cinsel birleşme olmalıdır” kavramını tanımlayan toplumun genelinde kabul görmüş cinsel mitlere uygun bir şekilde hareket edersek, ani bir boşalma kaçınılmaz olacaktır. Boşalma bir ateşleme mekanizmasıdır. Ateşleme başladığı zaman hiç kimse hiçbir onu durduramaz, bastıramaz, geciktiremez, denetim altında tutamaz. Yapılması gereken şey, ateşlenme noktasına gelmeden sistemi yavaşlatmak, durdurmak veya kontrol altına almaktır. Bu nedenle erken boşalmanın tedavisinde boşalma süresini uzatmak değil, kişiyi telaşsız bir birleşmenin getireceği sonsuz yakınlık duygusuna ulaştırmak, zamansız bir şekilde cinsel birleşme becerisini ve kalıcı olarak boşalma refleksi üzerinde istemli denetim sağlamayı öğretmek esas olmalıdır. Erkeğin ne kadar sürede boşaldığından çok, boşalmanın istendiği zamanda olması için; düşük uyarım ve heyecan düzeyinde cinsel aktiviteye devam edilmeli, aşırı heyecanlanıldığında sakinleşene kadar beklenmeli ya da yavaşlamalı ve sakinleştikten sonra yeniden cinsel aktiviteye başlanmalıdır. Bu sayede cinsel heyecanı arttırıp azaltma becerisini kazanıp, istemeden doruğa ulaşılan o noktadan uzak durma öğrenilebilir. Ama bu süreç içinde boşalmayı kontrol etmeyi öğrenirken “sabırsız” olunmamalıdır. Çünkü önemli olan heyecan düzeyi arttığında geri çekilmek gerektiğini anımsamaktır. Erken geri çekilmek, geç kalmış olmaktan her zaman daha iyidir. Boşalmayı kontrol etmeyi değil, boşalmanın istem dışı bir şekilde gerçekleştiği kaçınılmazlık noktasına ulaşmamak için heyecan düzeyimizi kontrol etmeyi öğrenmeliyiz. Bu durum üzerinde şelale bulunan bir ırmakta kayıkta kürek çeken bir kişiye benzetilebilir. Tecrübeli kayıkçı ırmağın durgun sularında kalır, şelaleye fazla yaklaşmaz. Tecrübesiz kayıkçı şelaleye fazla yaklaşırsa kayığın üzerindeki kontrolünü tamamıyla yitirebilir. Eğer kayıkçı şelaleyi aşmayı amaçlamıyorsa yani henüz boşalıp orgazm olmak istemiyorsa, deneyimleri ona, ırmağın durgun sularında kalmayı yani heyecan seviyesini kontrol etmeyi öğretecektir. Bu yöntemin, heyecan seviyesini kontrol etme yeteneğini ortaya çıkarıp geliştirebilmek için cinsel aktivitenin yeterince uzatılmasına olanak tanır.
Tedavide;
-sebebin açığa çıkarılması,
-endişelerin giderilmesi,
-sık cinsel ilişkide bulunarak cinsel gerilimin azaltılması,
-cinsel birliktelikte birden fazla ilişki sayısı,
-ilişki öncesi mastürbasyon yapılması,
-erkeklerin boşalma olmaksızın en az bir saat süreyle sevişmeye motive edildiği carezza yöntemi,
-cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanılması,
-soluk almanın kontrol edilmesi esasına dayanan pranayama tekniği,
-lokal anestezikli kremlerin penis başına sürülmesi bazen işe yarayabilir.
-sebebin açığa çıkarılması,
-endişelerin giderilmesi,
-sık cinsel ilişkide bulunarak cinsel gerilimin azaltılması,
-cinsel birliktelikte birden fazla ilişki sayısı,
-ilişki öncesi mastürbasyon yapılması,
-erkeklerin boşalma olmaksızın en az bir saat süreyle sevişmeye motive edildiği carezza yöntemi,
-cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanılması,
-soluk almanın kontrol edilmesi esasına dayanan pranayama tekniği,
-lokal anestezikli kremlerin penis başına sürülmesi bazen işe yarayabilir.
BOŞALMAYI GECİKTİREN CİNSEL POZİSYONLARI KULLANMA
Cinsel birleşme anında erkeğin pozisyonunun boşalma üzerine etkisi vardır. Bu yüzden bazı pozisyonlarda boşalma daha hızlı olmaktadır. Erkeğin üstte olduğu klasik cinsel birleşme pozisyonu (misyoner pozisyonu) boşalmanın geciktirilmesi için elverişli bir pozisyon değildir. Erkeğin daha rahat olduğu, kolay gevşeyebildiği ve efor harcamadığı kadını kucağına aldığı veya sırt üstü yerde yattığı pozisyonda erkek boşalmasını daha rahat kontrol edebilir. Ayrıca bu pozisyonlarda kadınlar daha hızlı ve rahat orgazma ulaşabilirler.
ÇİN TEKNİĞİ
Eski çağda Çinli erkekler tarafından bulunan bir yöntemdir. Erkek boşalacağını anladığı zaman sol elin baş ve orta parmaklarıyla, testis ve anüs arasında kalan bölgeye derince bastırır. Bu arada nefesini ona kadar sayarak tutar ve verir. Bir iki kez tekrarlandığında bu yöntemle boşalma ertelenebilmektedir.
DÜŞÜNCELERİ KULLANMA
Zamansız bir boşalmayı engellemek için o an başka şeyler düşünmeye çalışılmasıdır. Örneğin ona kadar sayın, o gün kahvaltıda ne yediğinizi düşünün ya da günlerden hangisi olduğunu hatırlamaya çalışın. Fakat şunu da eklemek doğru olur: Boşalmayı geciktirmek için düşünceleri başka konulara yöneltmek ve tamamıyla önemsiz şeylerle yormak, erkeğin cinsel gücü üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğinden pek tavsiye edilmez. Çünkü cinsel ilişki sırasında başka şeyler düşünmek, gerektiği anda boşalmanın oluşmasını da engelleyebilir ve zamanla iktidarsızlık da ortaya çıkabilir.
Yukarıdaki yöntemler denenmesine rağmen erken boşalma eşlerin biri veya her ikisi için dayanılmaz bir cinsel sorun halini gelirse aşağıdaki tedavi seçeneklerine geçilmelidir:
CİNSEL TERAPİ Cinsel terapiler; bir cinsel terapistin kontrolünde eşlerin birlikte yerine getirebileceği uygulamalardır. Bu uygulamalar eşlere tarif edilerek “ev ödevi” şeklinde yapmaları istenir. En sık olarak “sıkma tekniği” ve “dur-başla tekniği” kullanılır. Bazı vakalarda erken boşalma derinlerdeki bir ruhsal çatışmadan veya depresyondan kaynaklanıyor olabilir. Bunların açığa çıkarılması, “psikoterapi” uygulanması veya depresyonun tedavisi erken boşalmayı ortadan kaldırabilir. Cinsel terapi ile tedavinin erken boşalmada başarı oranı çok ama çok yüksektir.
Cinsel terapide danışanlara, temel hedefi, erkeği heyecanını kontrol etmeyi öğrenmeye yönlendirmek olan 12 haftada toplam 24 saatlik “cinsel heyecan üzerinde istemli kontrol kazanma” eğitim programında aşağıdaki tavsiyelerde bulunulur:
-Partnerinizle birbirinize önce cinsel olmayan beden masajı yapın. Daha sonra cinsel masaj yapın.
-Ön sevişme, cinsel birleşme yada kendi kendini uyarma gibi istediğiniz cinsel aktiviteyi yapmakla başlayın.
-Ön sevişmeyi uzun tutun.
-Cinselliğin bir başlangıcı, ortası veya sonu olduğu düşüncesinden uzak durun.
-Yavaşça soluk alıp verin.
-Ruhunuzu kemiren “telaş” duygusunu tamamıyla dağıtın.
-Öpüşme ve sevişme gibi cinsel aktivitelerin ve hareketlerinizin yavaş olmasına çok dikkat edin.
-Düşük uyarım ve heyecan düzeyinde cinsel aktiviteye devam edin.
-Aşırı heyecanlandığında kontrolünü yitirmemek için gerektiğinde sakinleşene kadar bekleyin ya da yavaşlayın.
-Yavaşladığınızda veya durduğunuzda derin soluklar alın, gevşeyin, sakinleşene kadar bekleyin.
-Rahatlayıp gevşedikten ve sakinleştikten sonra, daha fazla yavaş olmaya özen göstererek yeniden cinsel aktiviteye başlayın.
-Sevişme pozisyonu, cinsel uyarım şekli, bedenlerin birbirine dokunuş şekli, sevişme deviniminin ritmi gibi uyguladığınız hareketleri değiştirin.
-Bedeninizi partnerinizle uyum içinde hareket ettirmeye çalışın.
-Şimdiye yoğunlaşın ve o anı duyumsayın.
-Duyumsadığınız cinsel heyecanın tamamıyla kontrolünüz altında olduğuna eminseniz, hızınızı kademeli olarak yavaşça arttırın.
-Eğer yeniden çok fazla heyecanlandığınızı hissederseniz, tereddüt etmeden durun. Gerektiğinde durup yeniden başlayın.
-Hiç durmanızı gerektirmeyecek bir hız yakalamaya çalışın. Ama dönüşü olmayan boşalma noktasına yaklaştığınızı hissettiğiniz anda durmaktan kaçınmayın.
-Cinsel heyecanı arttırıp azaltma becerisini kazanıp, istemeden doruğa ulaşılan o noktadan uzak durmayı öğrenin.
-Boşalmayı kontrol etmeyi öğrenirken “sabırsız” olmayın. Çünkü zamanla sezgilerinizle bunu otomatik olarak yapmaya başlayacaksınız. Örneğin futbol maçında her atakta bir gol atılsa, bu durum, ne denli eğlenceli ve heyecan verici olurdu ki? Benzer bir şekilde cinsel deneyimlerimizi de kusursuz bir şekilde kontrol edebilseydik, cinsellik, var olan bütün doğallığını ve heyecanını yitirirdi. Kontrol hiçbir zaman kusursuz olmayacaktır. Unutmayın cinsel heyecanı kontrol etme becerisi bir sanattır.
-Boşalmayı kontrol etmeyi değil, boşalmanın istem dışı bir şekilde gerçekleştiği kaçınılmazlık noktasına ulaşmamak için heyecan düzeyimizi kontrol etmeyi öğrenmeliyiz.
-Uygulama becerisini ise; duygularınızı bastırarak, engelleyerek veya göz ardı ederek değil, tam tersine duygularınızın farkına vararak kazanacaksınız. Çünkü duygularınızı göz ardı etmek veya fethetmeye kalkışmak, insanın kendini kontrol etme yeteneğini ve özgürlüğünü yok edebilir. Aksine cinsel aktivitelerin ortaya çıkardığı güzel duyguları ve cinsel hazzı ne denli içimizde hissedersek, kendimizi o denli kontrol edebiliriz. Ne zaman yavaşlayıp ne zaman da hızlanacağımızı daha iyi anlarız.
Bununla birlikte, bir erkek, boşalmayı kontrol etmeyi yüksek bir uyarım düzeyinde öğrenmeye kalkışırsa, yaşadığı deneyimin boşalma ile yarıda kalması tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. Çünkü her erkek boşalmanın olduğu kaçınılmazlık noktasında duygularını kontrol edemez.
Cinsel heyecan üzerinde istemli kontrol kazanma eğitim programıyla eşler; kendilerini kontrol etme becerilerini arttırabilir, birbirlerinin cinselliklerini keşfedebilir, cinsel tepkilerini öğrenebilir, eğlenebilir, gerginliklerini hafifletebilir, cinsel yaşamlarına ayrı bir tat katabilir, birbirlerini kızdırıp şaşırtabilir, güven kazanabilir ya da aralarındaki yakınlığı ve iletişimi arttırabilirler. Ayrıca erkeklerin fiziksel ve zihinsel duyumlara duyarlılığı azalır ve boşalma refleksinin gerçekleştiği eşik düzeyi yükselir. Böylece boşalmanın gerçekleşmesi için çok daha fazla cinsel uyarıma gereksinim olur.
SORULARLA ERKEN BOŞALMA
ERKEN BOŞALMA NE SIKLIKTA GÖRÜLÜR?
Erken boşalmanın temel belirtileri olan : Boşalma küçük cinsel uyarılarla ve neredeyse kontrolsüz bir şekilde meydana gelmesi, Cinsel tatminde azalma,Suçluluk, utanç ve hayal kırıklığı hissi erkekleri etkileyen en sık görülen seksüel problemdir. Çalışmalar bu problemin erkeklerin %40’ında endişelenmeyi gerektirecek bir boyutta olduğunu göstermektedir.
ALTTA YATAN FAKTÖRLER NELERDİR?
Erken boşalmanın temel belirtileri olan : Boşalma küçük cinsel uyarılarla ve neredeyse kontrolsüz bir şekilde meydana gelmesi, Cinsel tatminde azalma,Suçluluk, utanç ve hayal kırıklığı hissi erkekleri etkileyen en sık görülen seksüel problemdir. Çalışmalar bu problemin erkeklerin %40’ında endişelenmeyi gerektirecek bir boyutta olduğunu göstermektedir.
ALTTA YATAN FAKTÖRLER NELERDİR?
Bazen ilk ilişkiden itibaren ortaya çıkabileceği gibi bazı durumlarda da daha önce problemi olmayan bir kişide daha sonra gelişebilmektedir.
Bazen ilk ilişkiden itibaren ortaya çıkabileceği gibi bazı durumlarda da daha önce problemi olmayan bir kişide daha sonra gelişebilmektedir.
Düzensiz cinsel ilişki, kişinin düzenli boşalamıyor olması burada önemli bir faktördür.Ayrıca ilişkiye verilen önem ve gerginlik yani performansın çok önemli olarak algılandığı durumlarda da ortaya çıktığı görülmektedir.
Kişinin ilişkiyi algılayış şekli önemlidir: İlk cinsel deneyimlerin sağlıklı olmayan ortamlarda yaşandığı durumlarda kişinin aşırı gergin ve bir performans gösterme gereği içerisinde ilişkiye yaklaştığı durumlarda erken boşlamanın sık görüldüğünü görmekteyiz.
Kişinin olaya verdiği değer, önemin fazla olması, yani performans anksiyetesinin yoğunluğu, düzensiz cinsel ilişki ya da nörojenik hassasiyetin varlığı erken boşalmayı yaratmada önemli faktörler olarak görülmektedir.
FİZİKSEL BİR NEDENİ DE OLABİLİR Mİ?
Genellikle altta yatan neden psikolojik olsa da nadiren fiziksel bir neden (prostat bezi inflamasyonu veya sinir sistemi fonksiyon bozukluğu gibi) de etken olabilir:
- Sempatik sinir sistemi hasarı (örneğin abdominal ameliyat sonrası)
- Prostat hipertrofisi ve prostatitis
- Üretrit
- Diabetes Mellitus (şeker hastalığı)
- Bölgesel genito-üriner hastalık
- Bölgesel duyu hasarı
- Polisitemi
- Polinörit vb. gibi organik faktörler etkili olabilir.
ERKEN BOŞALMA DAHA SIK OLARAK HANGİ YAŞLARDA GÖRÜLÜR?
Her yaşta olmakla beraber en çok genç erkeklerde görülür. Erken boşalma erkeğin yaşından çok seksüel deneyiminin yeni olmasından (yeni bir partner , vb) kaynaklanmaktadır. Ancak yaş ilerledikçe ikincil ereksiyon için gereken sürenin uzaması, tam ereksiyona ulaşamamadan dolayı başvurular sıkça olmaktadır. Ereksiyon tam olamayınca erken boşalma kaçınılmaz olmaktadır. Çoğu zaman evliliklerde eşler bu sorunu kabullenmiş görünüyor, oysa evlilik dışı bir ilişkiye girildiğinde yeni partner için bu sorun büyük paniğe yol açabiliyor.
TEDAVİSİ NEDİR?
Öncelikle erkeğin psikolojik yapısını inceleyip psikosomatik bir durum var mı, yoksa uyarıyı arttıran özel bir sebep var mı, onu araştırıyoruz. Önemli olan bir uzmana başvurulması. Erken boşalma sorunu da olsa erkekler bir uzmana başvurarak bu konuyu anlatmaya çekiniyor.
Kişinin boşalmanın kontrolünü elde etmesi için bazı ev ödevleri verilir. Kişinin kendisinin ve eşiyle beraberken yapacağı birtakım çalışmalardan oluşur. Burada kişinin boşalmanın kontrolünü sağlaması için egzersizler oluşturmaktadır. İlaç tedavileri de destek olarak verilmekle birlikte ev ödevleriyle kişinin ilaca bağımlı olmaksızın kendi başına kontrolü sağlaması amaçlanmaktadır.
Tedavide, kişinin olayı algılayış biçimi, partnerinin olup olmaması ve onunla beraber terapiye gelmesi çok önemlidir.
Cinsel tedaviler eğer kişinin başka bir kişilik veya ilişki problemi varsa uygun değildir. Öncelikle kişinin diğer problemlerinin ele alınması ve tedavisi gerekir.Çünkü bu problemler cinsel tedavide engel oluştururlar.Örneğin: kişinin depresyonu ya da partner problemi , boşanma döneminde cinsel tedaviden önce depresyonunun ve ilişki problemlerinin düzenlenmesi gerekmektedir.
EGZERSİZLER
Tedavide egzersizler kişinin kendi başına yapacağı çalışmalar ve partneriyle yapacağı çalışmalar şeklinde düzenlenmektedir.
Erken boşalmada boşalma refleksif hale gelmeden kişinin bunu hissetmesi ve durdurması hedeflenir. Çok erken boşalan kişide, bu noktada herhangi bir egzersiz (sıkma, germe, çift yönlü germe) uygun değildir.
En sık olarak sıkıştırma / sıkma tedavisi de kullanılmaktadır. Cinsel ilişki sırasında veya öncesinde eğer erkek erken boşalma olacağını hissederse cinsel ilişkiye ara verir ve kendisi veya eşi penisi baş ve işaret parmakları ile kavrayarak sıkar; ve penisin uç kısmının hemen gerisine yaklaşık 20 saniye süresince hafif bir basınç uygular, daha sonra cinsel ilişkiye baştan başlanır. Bu yöntem gerektiği kadar sıklıkla uygulanabilir. Basit bir eğitim şekli de ilişki halinde veya mastürbasyon yaparken: penisinizi sizin yada partnerinizin uyarması fakat boşalmadan hemen önce bu uyarıyı durdurması, 30-60 sn. uyarıyı durdurduktan sonra tekrar uyarması ve boşalmadan az önce durdurması şeklinde bir siklusu 5-6 kere tekrarladıktan sonra ancak boşalmaya izin vermektir.
Burada unutulmaması gereken husus, hasta ve partnerinin verilen ödevleri algılayabilecek düzeyde olması ve öncelikle diğer tetkiklerinin tamamlanmış olarak bu terapilere başlanmasının önemidir.
TEDAVİDE DİĞER YÖNTEMLER:
Düzenli bir cinsel yaşam ve sürekli bir partner öneriyoruz. Ayrıca İlaç tedavisi - dopamine antagonistleri - antidepresanlar - anksiyolitikler - Anestezik etkili losyon/kremler de davranış terapiye ek olarak önerebiliyoruz. Ayrıca yoga meditasyondan da fayda görüldüğünü belirten çalışmalar mevcuttur.
Davranış tedavisinin başarı oranı %60-90 arasındadır. Ancak, eşlerin birbiri ile uyumunun iyi olması gerekir ve tedavi edildikten sonra da erken boşalma tekrarlayabilir.
ERKEN BOŞALMANIN ETKİLERİ NELERDİR?
Bir çok erkek zaman zaman erken boşalma problemi yaşamakta ve sonradan kendileri bu sorunu çözmektedirler. Tedavi gerektiren durumlarda ise oldukça başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir.
Kalıcı “erken boşalma” hem erkeğin hem partnerinin seksüel fonksiyonları üzerine zararlı etkileri vardır. Çoğu erkek ilk ilişkilerinde erken boşalma eğilimindedir. Erkeğin cinsel deneyimlerinin sayısı arttıkça ve sevişmenin yapılabildiği uygun ortamlar doğdukça daha güvenli olur ve erkek kendini tutmayı öğrenir. Çoğu erkek bu problemin üstesinden gelir ama bazıları bir uzmanın görüşüne ihtiyaç duyar
Cinsel Sapmalar
Eskiden, cinsel eylemlerin doğal, fizyolojik ve psikolojik olanının dışındaki cinsel olaylara ve tercihlere, cinsel sapıklık deniyordu. Bu tür tercihler, halk arasında zaman zaman sapıklık diye nitelendiriliyor. Sapıklık deyimi, her türlü olumsuzluk, kötülük ve neredeyse katiller için bile kullanılmaktadır.
Sözcüğün kendisi itici ve ürkütücüdür. Oysa her insan içinde, ileride açıklayacağımız gibi normal yörüngesinden sapmış ama, kişinin cinselliğine, fazla zararı olmayan az ya da çok, cinselliği bir parça renklendiren duygular taşıyabilir. Peki bunları nasıl değerlendireceğiz?
Yaşama ve soyların sürmesi, insanoğlunun ve de tüm canlıların iki temel içgüdüsüdür. Bu içgüdülerimiz, yaşamımızın öteki dinamiklerini ve enerjilerini de harekete geçirir, onları yönlendirir. Bu öylesine güçlü bir enerji dinamosudur ki, hiçbir canlı bundan kendini soyutlayamaz. Öteki canlılara uygulanan kuralların çoğu, insan için de geçerlidir. İnsan toplumsal bir örgütlenme içinde, akıl üstünlüğü olan, biyolojik bir varlıktır. Bu tanımlamama göre, biyolojik varlık olarak,doğanın, öteki canlılar için koyduğu kurallar, insan için de aynen geçerlidir. Canlılar, kendilerine yararlı dış uyarımlara yönelirler, zararlı uyarımlardan kaçarlar. Çoğalmaları için de, yaşamlarını bile tehlikeye atacak kadar bu eylemi gerçekleştirirler. İnsanda da durum değişmez. Ancak sosyal bir örgütlenme içinde, yani toplumsal yaşam süren insanoğlunda, biyolojinin kuralları, sosyal yapının, inancın, iklimin, eğitimin, törenin, üretimin ve daha pek çok şeyin etkileriyle biçim kazanır. Bu durum, konuttan yemeğe, giyimden üretime ve tüketime kadar, her şeyi etkileyen yaşam biçimleri de, toplumdan topluma değişir. Üçüncü faktör, akıl üstünlüğü, yani psikolojik yapımız ise herkese göre özel bir ayrıcalık taşır. Ama temel öğeler değişmez. Biz insanlar cinselliğimizi, biyolojik güdülerimizin ivmesinde, sosyal yapının şemsiyesi altında,ama psikolojinin derinliklerinde ve renklerinde değerlendirip yaşarız. Karşımıza çıkan ayrıcalıkları da, bu ölçüler içinde değerlendirmemiz gerekir.
Çoğalma amacından sapmış, bu amacı engelleyen davranışlara yönelmiş, cinsel doyumlarını kendi cinsinde aramayan, iki tarafın da istemesiyle ergin ve yasal yönden sakıncaları olmayan birleşmeleri nasıl değerlendireceğiz?
Şimdi konularımızı kısa kısa anlatarak, insan denilen varlığın bu konuda nerelere vardığı ve nelere başvurabileceğini de görmüş olacağız.
Sadizm ve Mazohizm
Neredeyse tüm cinsel eylemlerin içinde, az çok yer alan bir davranış ve eğilim biçimi olan sadizm ve mazohizmdir. Sadizm acı vermekten hoşlanma demektir . Sadizmi yapan kişiye de sadist denir.
Sadizm öylesine yaygın ve biraz önce değindiğimiz gibi, cinselliğin içine öylesine girmiştir ki , bunun sınırının nerede başlayıp nerede bittiğini belirlemeye çalışalım.
Cinsel güdülerin içinde, biraz can yakma ya da şiddet öğesi, öteki canlılarda olduğu gibi, insanlarda da vardır. Sevişirken eşini sıkmak, öperken ısırmak, birleşme sırasında, eşinin "canım yanıyor" demesinden zevklenerek, sanki gücünü kanıtlamak ister gibi, erkeğin daha da zorlamaları, aşk oyunları içinde kabul edilebilir. Buna olabilir dememiz için eşin de bir ölçüde bunları istemesi ve bu az ölçüde can yakıcı eylemlerden hoşlanması gerekir. Eşlerden birinin, özellikle kadının da, canının az bir ölçüde yanması, ezilip sıkılmasını istemesi de mazohizmin, yani acıdan hoşlanmanın kapsamına girer. Genel olarak sadizm erkeklerde, mazohizm de kadınlarda daha çok görülür demiştik. Kuşkusuz bunun tersi, sadist kadın, mazohist erkekler de vardır.
Bilinçaltı gizli kalmış mazohizme örnek gösterilen bazı kadınlar vardır ki, bunlar bile bile erkeğinin sinirlerini bozmak, dayak yiyeceğini, acı çekeceğini bildiği halde, erkeğin üzerine giderek, acıya çanak tutması olayı da, çoğu erkeğin sebebini çözemediği, gizli mazohizmle açıklanabilir. Sonunda dayağı yiyerek ya da acıyla motive olarak, olayı cinsel birleşme ile noktalamak da, bilinen davranış türleridir.
Tersi de olmaktadır. Eşini her fırsatta sözle, hakaretlerle ya da küçük düşürerek, alay ederek, ona acı vermekten adeta bilinçaltı zevk alan erkekler de, az değildir. Her fırsatta kadının canını acıtmayı ihmal etmeyen, karısının gözyaşlarını ve ezikliğini, sinsi bir zevklenmeyle seyreden erkekleri de biliriz. Bu erkekler de, yatağa girdiklerinde, hiçbir şey olmamış gibi eşleriyle birleşirler. Ancak eşini kıyasıya yaralayan, üzerinde sigarasını söndüren, kan akıtan, kadının kemiklerini kıran erkekler ise tam sadisttirler. Sadizm daha çok psikopat dediğimiz kişilerde gelişir. Bu gibileri alkolle, kumara uyuşturucuya da düşkün olabilirler. Bunlar genellikle disipline gelemeyen, sorumsuz insanlardır. Bu tür kişilerden, az da olsa kimileri, cinsel duygularının çılgınca ivmesiyle, çocukların ırzlarına geçerken, onları öldürebilecek kadar acımasız bir ruh yapısıyla donanımlıdırlar ki, bu insanlar da dejenere psikopatlardır.
Pedofili
Biraz önce sözü geçtiği için, hemen sizlere pedofiliden, yani ergenliğe erişmemiş, küçük çocukları baştan çıkarma, onlarla sevişme ve cinsel birleşme yapma olaylarından söz edeceğim. Bu eğilim ve eylemler, çeşitli kılıklarda karşımıza çıkar. Kimi ülkelerde ya da yörelerde genç erkekler, gözü dönmüş psikopatlar, kadın bulamamaktan ya da aşağılık komplekslerinden dolayı, küçük çocukları kendilerine hedef seçerler. Kimi büyükler de, çocukları sevip okşarken fırsatını bulunca, okşama sınırlarını zorlayarak, bu tür zevklerini tatmine çalışırlar. Cinsel organlarını tutturanlar, çocukların mahrem yerlerine dokunanlar, öpenler da örtülü pedofilinin kapsamına girer.
Ensest
Ensest dediğimiz akraba arası ilişkiler de az değildir. Bu tür eğilimleri olan, evdeki her birey, bir öteki için, potansiyel tehlike oluşturur. Kardeşler, yeğenler, babalar, amcalar, dayılar ve dedeler arasından çıkabilir. Bu büyükler, küçükler üzerinde kimi masum görülen denemelere başvurabilirler. Abla, teyze gibi kadınların kızların da küçük erkek çocukları, kendi zevkleri doğrultusunda kullandıkları da bilinmektedir.
Küçük çocuklar üzerinde kalıcı izler bırakabilecek olan bu olaylar, bir sınır içinde kalır ve uzun süre yinelenmezse, bunun çocuk üzerindeki izi kolayca silinir, unutulur gider.
Ensestin kapsamına salt çocuk-büyük ilişkisi girmez. Ergin insanlar arasında da oldukça yaşanan ama, başkalarına kolay yansımayan cinsel sapmalardır bunlar. Aslında iki ergin arasında gerçekleşiyor ve de bunu kimse bilmiyorsa, ortaya çıkmaz.
Dünyada en az görülen ensest olgusu, anne ile oğul arasında olanıdır. Bunların çoğunda da, özellikle oğul, şizofrendir. Bu ilişki gene tüm dünya ülkelerinde, kamu vicdanına göre nefretle kınanır ve yasaklanmıştır. Ancak baba kız arasında oranı biraz daha fazladır. Özellikle alkolik, psikopat karakterli babaların kızlarına bu tür yaklaşımları da, aşağılayıcı bir davranış, bir sapmadır.
Seyirciler (Voyenizm)
Seyirciler çoğu kez cinsel yönden doyumsuz ya da kendilerine güvensiz insanlar arasında görülür. Gençlik yıllarında olabildiği gibi, ileri yaşlarda da olabilir.
Başkalarının cinsel birleşmesini seyretmek, seyredenlerin hoşuna gidebilir. Ancak bu tür eğilimler, başkalarının özgürlük ve insan haklarına tecavüzdür.
Teşhirciler
Teşhirciler tıpsal deyimle eksibistyonistler, daha farklıdır. Bunlar olmadık yerlerde ve ortamlarda, cinsel organlarını başkalarına, özellikle genç kızlara, yetişmekte olan çocuklara ya da sokakta kalabalıkta her fırsatta ve her yerde pardösüsünü, paltosunu, ceketini açarak, cinsel organlarını gösterirler. Ve de bu heyecanı duyarak tahrik olurlar, penisleri ereksiyon durumuna gelebilir. Bu gibilerinin çoğu, cinsel yönden ya empotan, yani güçsüz ya da sadist psikopat kişilerdir. Kadınların korku ve heyecanı onlara cinsel zevk verir. Sonra bunu düşünerek tahrik olup mastürbasyon yapmaları da bilinen gerçeklerdir.
Normal insanlarda tahrik amacıyla seyretmeden zevk alma duygusu vardır. Porno filmler bunun bir örneğidir. Kendi erkekliğini bir gurur gibi sayarak bir biçimde belirginleştiren, ya da kendi güzelliğine düşkün kimi kadınların, güzel olan yanlarını biraz ölçüyü aşarak, gösterme eğilimleri de, masum teşhirciliğin kapsamına girer.
Bir başka sapma da sokakta telefonda, karşı cinsten birine açık saçık konuşarak, laf atarak, bundan zevk almadır.Telefonla olanlara telefon sapıkları deniliyor. Bu gibilerinin coğu cinsel yönden empotan olarak değerlendirilir. Bunlar genellikle mastürbatör olup, kadın karşısındaki, başarısızlıklarını böyle sözlü saldırganlık, yani sözle, bir tür ırza geçme gibi, tatmin etmeye çalışırlar. Bunların kimileri de, bilinçaltı ya da açık eşcinsel eğilimli insanlardır. Bunlar arasında, kalabalıkta otobüste ve benzer yerlerde karsı cinse sürtünerek heycanlananlara halk arasında fort'çular deniliyor.
Eşcinsellik
Eşcinsellik konusunu "Erkekte-Kadında Eşcinsellik" sayfamızda sunduk. Açıkladığım bu önemli konuya burada kısaca değinip geçeceğim. Kadının kadınla, erkeğin erkekle cinsel amaçlı birliktelikleri ve birleşmeleri, eşcinselliğin tanımına girer. Aktif ya da pasif iki kişiden oluşan eylemde, erkekte pasif yani edilgen olanlar, eşcinsel diye nitelenir de, aktif olanlar biraz gözardı edilir. Sayısal oranı toplumdan topluma değişir. Çağdaş toplumlarda halk, çağdaş bilim, buna sapıklık demiyor, cinsel tercih diye nitelendiriyor.
Zoofili
Hayvanlarla cinsel birleşme demektir. Kırsal kesim gencinin, karşı cinsle cinsel tatmin yolları oldukça kapalıdır. Genelev olanaklarından yoksundurlar, ilginçtir ki, kırsal kesimde mastürbasyon alışkısı da fazla yaygın değildir. Gözden uzak kırlıklarda, ormanda, tarlada ve su kıyılarında her genç gibi, onun da kanı kaynar. O da, köy yaşamına göre fazla yadırganmayan bir yolu dener. Bu da hayvanlarla cinsel birleşmedir.
Daha çok eşekler kullanılır. Bu nedenle eşeklere kimi yörelerde "Nallı Fatma" denir. Dahası gene kimi yörelerde, ergenliğe erişmiş delikanlının babasına, öteki babalar "komşu senin çocuk büyümüş artık ona bir eşek alma zamanı geldi" diye takılırlar. Gençler arasında da, eşeklerle cinsel birleşme yaparlarsa, penislerinin büyük olacağı inancı yaygındır.
Bunlar yaşamın istenmeyen ama, çaresizlikten başvurulan yollarıdır. Bu da ahlak adına yapılıyor. Oysa dünyada hiçbir canlı türü, kendi türünün dışında bir canlıyla birleşmeye yeltenmez. Böyle bir olaya insanlar tanık olsalar, yani tavuğu kovalayan kedi yakaladığında, onunla cinsel birleşmeye yeltense, koyunu kovalayan köpek aynı şeyi yapsa, sahiplerinin yapacağı şey, bu hayvanları öldürmektir. Bizler ise, kendi yavrularımızı, öz varlıklarımızı, toplumun cinsel ahlakını korumak için, onları bu tür davranışlara iteriz.
Masturbasyon
Masturbasyon bir sapma mıdır? Eğer delikanlı kadın bulamamaktan, yokluktan, parasızlıktan cinsel bir obje bulamıyorsa ve coşkuları da onu zorluyorsa, elbette masturbasyon yapacaktır. Bizler hekim olarak bunu yasaklamıyoruz. Bu konuyu; "Kızlarda - Erkeklerde Masturbasyon" konulu sayfamızda ayrıntıları ve teknikleriyle anlattık. Ancak kadın varken erkek cinsel birleşme yerine masturbasyonu tercih ediyorsa, bunu da normal saymayız.
Grup Seksi
Batı toplumlarında yaygın olan, bizim toplumumuzda da potansiyel istek ve özlemi duyulan grup seksinden de söz edelim. Batı toplumlarında gazete, dergilere ilanlar vererek birbirlerini bulup yaptıkları grup seksinden mutlu olanalr az değildir. Eşler anlaştıkları için, yasal yönden de bir yaptırım söz konusu olmadığından, bu olay çiftlerin keyfine kalmış bir iş oluyor. Bizim toplumumuzun ahlak anlayışı ve kültürü bu tür ilişkileri hoş karşılamıyor.
Peki insanlar neden bu yola başvuruyor. Evinde monotonlaşmış ve karısına karşı empotan olan ya da zevk çizgisi düşmüş erkek ya da kadınlar, grup sekslerine katıldıklarında, neden mutlu oluyorlar? Bunun nedeni, bilinçaltı duygularda yatıyor. Örneğin kişilerin teşhircilik, seyircilik, bastırılmış eşcinsel eğilimleri varsa, bunlar aracılığıyla tahrik olarak, cinsel doyuma ulaşıyorlar. Ayrıca eş değiştirerek de, bir başka heyecanı yaşayabiliyorlar. İnsanlar eğilimlerin farkında olmadan, bu tür cinsel birleşmeden mutluluğu yakalamaya çalışıyorlar. Nitekim bu konuda, faşigler, karnavallar da, toplumsal hoşgörünün bir tür emniyet sübapları gibi rol oynuyorlar. İnsanlar bu yoldan cinsel bastırılmış duygularına ivme kazandırıyorlar.
Kadınların ve erkeklerin erojen bölgeleri
Sevgilinizin boynunuza yumuşak bir öpücük kondurduğunu düşünün... Ya da kulağınıza aşk sözleri fısıldadığını... Hatta gece yatakta ayaklarınıza masaj yapmaya başladığını hayal edin...
Her insanın fantazilerinin, cinsellikten aldığı zevkin farklı olması gibi uyarılma noktaları da birbirinden farklıdır. Kimileri yumuşak okşayışlardan, kimileri daha sert ve tutkulu davranışlardan, kimileri ise öpülmekten hoşlanır. Üstelik her insanın öpülmesini, okşanmasını istediği noktalar da farklı olabilir. Fakat sinir sisteminin herkeste aşağı yukarı aynı olduğu düşünülecek olursa, aslında küçük farklılıklar dışında vücudumuzun bazı bölgelerinin bu tür uyarılmalara son derece müsait olduğu görülür. İşte yukarıdan aşağıya doğru kadın ve erkeklerin erojen noktaları...
Kulak: Kadınların büyük çoğunluğu kulağın ve kulak çevresinin erojen olduğunu söylüyor. Erekler de kadınlar da özellikle seks sırasında kulaklarına fısıldanmasından, kulaklarının öpülmesinden hatta ısırılmasından hoşlanıyor. Ayrıca yine her iki cins de partnerlerinin nefesini kulaklarında hissetmenin kendilerine çok büyük haz verdiğini belirtiyorlar. Fakat işin sırrı yumuşak davranmakta. Aksi halde karşı taraf tahrik değil rahatsız oluyor.
Boyun: Sinir sistemi gelişmiş olan boyun bölgesi hem erkeklerin hem de kadınların erojen noktalarından. Bu sebeple gerek kadınlar gerekse erkekler boyunlarının öpülmesi, okşanması, yalanması ya da hafifçe ısırılmasından hoşlanıyorlar. Kadınlar boyun temasını ön sevişmenin olmazsa olmaz etaplarından biri olarak görüyor, boyunlarına yapılan temasın, hatta masajın ön sevişmenin başlangıç noktası olduğunu söylüyor. Erkekler de kadınlar gibi boyunlarına masaj yapılmasının cinsel arzuyu arttırdığı görüşünde.
Ağız: Ağız için söylenebilecek pek bir şey yok aslında. Siz öpüşmekten zevk almayan kadın ya da erkek gördünüz mü? Hayır değil mi? Fakat unutulmaması gereken bir şey daha var. Erkekler dudaklar ve öpüşme konusunda kadınlara oranla biraz daha şiddetten hoşlanıyor. Kadınlar french kiss'i ya da masumane öpücükleri tercih ederken, erkekler kadının öpüşürken dudaklarını sıkıştırmasından ya da ısırmasından zevk duyuyor.
Sırt: Kadınlar ense kökünden itibaren omurgaları boyunca partnerlerinin yavaşça aşağı kaymasından çok hoşlanıyor. Partnerlerinin ellerini, parmaklarını, dillerini ya da dudaklarını kullanarak küçük dokunuşlarla yukarıdan aşağıya inmesini tahrik edici buluyor. Aynı şey erkekler için de geçerli. Onlar da birlikte oldukları kadının göğüslerini, yüzünü, nefesini sırtında hissetmekten hoşlanıyor.
Göğüsler: Kadınların en erojen noktalarından olan göğüsler, hem kadının tahrik olup cinsel doyuma ulaşmasına yardımcı oluyor hem de onun cinsellikten ne kadar zevk aldığını gösteriyor. Hemen her erkek göğüslerin, kadının erojen noktalarından biri olduğunu bilse de bazı yanlışlar yapabiliyor. Örneğin kadınlar göğüslerinin okşanmasından çok fazla tahrik olmuyorlar. Kadınlar, erkeğin eliyle göğüslerini okşaması yerine parmakla, dudakla, dil ya da cinsel organlarıyla göğüslerine dokunmasından zevk duyduğunu söylüyor. Erkekler bu konuda kadınlar kadar görüş birliğine varabilmiş değil. Kimi erkekler kadının göğüslerini sıkması, ısırması ya da yalamasından zevk aldığını söylerken kimileri bundan nefret ediyor. İyisi mi, siz siz olun erkeğinize bu konuda ne düşündüğünü sorun!
Karın: Son derece hassas ve yumuşak bir bölge. Sevişme anında kadınlar göbek deliklerinin ellenmesinden, yalanmasından, okşanmasından tahrik olabiliyor. Erkeklere gelince... Erkekler de en az kadınlar kadar bu bölgenin kendilerini tahrik ettiğini söylüyor. Fakat erkekler bu konuda biraz daha yaratıcı. Partnerlerinin dilleri ya da dudaklarının yanı sıra saçlarının, göğüslerinin bu bölgeye temas etmesinden çok büyük haz alıyorlar. Fakat bu bölgeye dokunurken ya da okşarken, nazik davranmak gerekiyor. Aksi halde sevgilinizin canı yanabilir.
Popo: Kadınların erojen bölgelerinden biri de kalçalarıdır. Hemen hemen her kadın, popolarının okşanmasından, öpülmesinden, yoğurulmasından, hafifçe vurulmasından ve partnerlerinin parmaklarının popo çizgisi boyunca gezinmesinden hoşlanır. Fakat daha fazlasını istiyorsanız dikkatli olmalısınız. Çünkü bazı kadınlar anüslerinin ellenmesinden zevk alırken, bazıları bunu tiksindirici buluyor. Bunu deneyerek veya konuşarak çözümleyebilirsiniz.
Erkekler de popolarının okşanmasından, öpülmesinden, ısırılmasından zevk alıyor. Fakat nazik olmanız kaydıyla. Penisle anüsleri arasındaki bölge son derece duyarlı olduğundan en ufak bir darbe bile çok büyük ağrıya neden olabilir. Bazı uzmanlar kadınlarınki gibi ereklerin de G noktası olduğunu ve bunun anüsün 3-5 cm. içinde olduğunu belirtiyor. Bu varsayıma göre erkekler henüz bunu keşfetmemiş olsalar dahi, sadece bu bölgelerinin okşanmasıyla orgazm olmaları mümkün görünüyor. Fakat bazı erkekler bu konuda çok hassaslar ve böylesi dokunuşlardan nefret ediyorlar. O yüzden bu bölgelere dokunmadan önce kesinlikle onun fikrini almalısınız.
Bacaklar: Ayak bileğinden başlayın ve yavaşça yukarıya çıkın. Avuç içiniz ya da parmaklarınızla dairesel hareketler yaparak baldırlarını özellikle de en erojen nokta olan baldırların iç taraflarını okşayın. Kadınların bu dokunma işlemine bayıldığını göreceksiniz. Erkekler de en az kadınlar kadar baldırlarının içinin okşanmasından tahrik oluyor.
Ayak: Yine tam olarak fikir birliğine varılamayan bir nokta. Kimi kadınlar erkeklerin ayaklarını öpmesini, parmaklarını yalayıp emmesini tahrik edici bulurken kimileri bunu çok pornografik ve iğrenç buluyor. Aynı şey erkekler için de geçerli. Üstelik erkeklerin büyük çoğunluğu parmaklarının okşanmasından, öpülmesinden nefret ediyor. Partnerinizin bu konudaki tutumunu değiştirmek veya değiştirmemek size kalmış. Bu konularda fazla ısrarcı olmamakta fayda var.
Yaşlılık - Cinsellik Ve Hayatımızdaki Değişiklikler.
Günümüzde çiftler daha uzun ve daha sağlıklı yaşam sürelerine sahipler. Bu gelişmenin sonucu olarak bir çok yaşlı çift cinsellikten mutlu olmaya devam ediyor.
Yaşlanma süreci bir çok fiziksel değişiklikleri birlikte getirir. Bunların bir kısmı doğal olarak cinselliğe de yansır. Ancak cinsellik cinsel organlara odaklanmanın ötesinde bir kavramdır. Genellikle yaşlı çiftler birbirlerini uyaracak yeni yollar bulurlar. Örnek olarak: erotik kitaplar ve videolar. Yaşlı insanlardaki cinsel iletişimler ancak çiftlerin cinsel arzularının fantezilerinin ve denemelerinin içtenlikle birbirleri ile tartışılması ile sağlanabilir. Bir kadının kendisinin cinselliğini algılaması menopozdan sonra kaybettiği üreme kabiliyeti ile de bağımlı olabilir. Menopoz sırasında kadınlar cinsel fonksiyonlarında değişime neden olacak çok değişik durumlarla karşılaşabilirler. Kadınlık hormonu olan estrojen düzeylerindeki düşüş, istek ve uyarılmadaki değişikliklerin bir kısmına bağlanabilir.Vajina duvarındaki incelme ve elastikiyetini kaybetme, özellikle yaşlı kadınlarda lubrikasyon değişikliklerine neden olur. Uygun uyarılma olmadan cinsel ilişki denemeleri böyle bir durumda ağrıya neden olur. Vajen bölgesi ve göğüsler dokunmaya daha az duyarlı hale gelir ve orgazm süresi uzar.
Yaşlanma bir çok fiziksel değişikliği birlikte getirebilir. Yaşlanma ile sıkça görülen kalp damar hastalığı, diabet gibi metabolik hastalıklarla, sinir sistemi hastalıkları kullanılan ilaçlar, cinsel fonksiyonu olumsuz yönde etkilemektedir. Bununla birlikte yaşlılıkta cinsellik organlara odaklanmanın ötesinde bir kavramdır.
Bel Soğukluğu
Cinsel temasla bulaşan erkeklerde sıklıkla üretrit (idrar kanalı iltihabı) ve bel soğukluğu, kadınlarda ise sıklıkla servisit (rahim ağzı bölgesi iltihabı) yapan bir hastalıktır.
Etken mikroorganizma (Neisserria Gonorhea) bu hastalıkların yanısıra farenjit gibi boğaz enfeksiyonlarına da yol açabilmektedir.
Hastalık sıklıkla belirti vermez (asemptomatiktir). Eğer belirti verirse şikayetler 1-30 gün sonra ortaya çıkar. Bunlar:
Cinsel organdan gelen sarımtırak ve kıvamlı sıvı Adet dışı kanama Kronik kasık ağrısı İdrar yapma esnasında ağrı ve yanma hissi Sık idrara çıkma Boğaz ağrısı şeklindedir.
Tedavi edilmediği takdirde üretra (idrar kanalı) ve fallop tüpleri geri dönüşümsüz zarar görerek sterilite (kısırlık) olabilir.
Erken teşhis ile tedavisi son derecede kolaydır.
Menopozda Cinsel Yaşam
Menopozla birlikte cinselliğe ilgi azalması olacağı düşünülse de bu olay daha çok menopozla birlikte oluşan psikolojik faktörlerden kaynaklanmaktadır.
Kadın, menopozla birlikte vücut imajının kaybolacağının ve kadınlık fonksiyonlarının sona ereceğinin kaygılarını duyar. Bu şekilde artık cinsel çekiciliğinin kalmadığını düşünen kadın cinselliğe olan ilgisini de kaybedebilir.
Gerçekte menopozla değişen olaylar düşünüldüğü gibi değildir. Menopoz yaşlanmanın başlangıcı olmadığı gibi kadınlığın sonu da değildir. Bu olayların bilincinde olunduktan sonra menopozda cinsellik daha özgürce "gebelik riski de olmaksızın" yaşanabilir.
İlerleyen menopoz yıllarında eğer hormon tedavisi alınmıyorsa cinsel organlarda yaşlanmaya bağlı "atrofik değişiklikler" meydana gelebilir. Bu değişiklikler sonucunda vaginada kuruma, vagen mukozasında incelme ve buna bağlı olarak ilişki sırasında ağrı ve kanama yakınmaları olabilir.
Uygulanan sistemik veya lokal hormon replasman tedavileri urogenital sistemdeki bu atrofik değişiklikleri gidererek iyileşme durumu sağlayabilecektir.
Yine bu ağrılı cinsel ilişki de kadını cinsel ilişkiden soğutabilir. Ancak bu tür şikayetlerin kolaylıkla tedavi edilebileceğini bilmek, bu tür yakınmaları gereksiz yere çekmemek için önemli olacaktır.
Cinsel isteğin azalmasına bu yaşta ortaya çıkan bazı hastalıklar sonucu olabileceği gibi kullanılan bazı ilaçlarda cinsel isteksizlik yapabilir.
Yaşlanma ve menapoz sonucu en sık karşılaşılan cinsel yakınmalar; istekte azalma, ağrılı cinsel birleşme (disparuni), cinsel cevabın azalması, vajinal ıslanmanın azalması, orgazma ulaşmada zorluk (anorgazmi) ve genital duyarlığın azalması şeklinde özetlenebilir.
Islanmanın azalması ve duyarlığın bozulması östrojen düzeylerinin düşüklüğü ile ilişkilidir. Testosteron düzeylerinin düşük olması ise cinsel uyarılma, genital duyarlık, libido ve orgazmdaki azalmaya sebep olmaktadır.
Menopozda cinsel yaşamı yeniden canlandırmak ve cinsel isteği arttırmak amaçlarıyla bazı tedaviler uygulanabilir. Bunlar;
Öncelikle altta yatan kronikleşmiş hastalıklar varsa bunların kontrol altına alınması ve tedavisi gereklidir.
Psikolojik destek tedavileri verilebilir.
Vajende kuruluk ve çatlama gibi şikayetleri gidermek için lokal (krem, fitiller) veya sistemik (oral) ilaç tedavileri uygulanabilir.
Libido (cinsel enerji) güçlendirici bir takım ilaçlar uygulanabilir. Bu ilaçlar genital bölge kanlanmasını arttırarak cinsel isteği arttırabilirler.
Özellikle bir hekim kontrolünde "Testosteron" hormonu replasmanı yapılarak cinsel arzu ve istekler arttırılabilir.
Cinsel İstismar Ve Şiddet
Cinsel istismar bir kişinin kendi rızası dışında cinsel bir eyleme hedef olması ya da buna kalkışılmasıdır. Kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı, her cinsiyetten, her meslekten ve her sınıftan insan cinsel istismara uğrayabilir. Cinsel istismar sözle, dokunmayla, davranışlarla olabilir. Cinsel istismarla her yerde ve her konumda karşılaşılabilir. Kurban ve failler bazen birbirini hiç tanımaz ama bazen de bu kişiler daha önceden tanınan hatta aile içinden biri olabilir. Özellikle bu türden eylemler yinelenen tarzda olduklarında birey için çok daha ağır sonuçlar doğurabilir.
Cinsel istismarın ağırlığının derecelendirilmesi toplumlar ve kültürler arasında küçük farklılıklar gösterse de genel olarak hiçbir yerde hoş karşılanmayan ve ağırlık derecesine göre cezalandırılan bir durumdur.
Cinsel istismarın her derecesi için akılda tutulması gerekenler şunlardır:
- Kimse cinsel istismara maruz kalmak istemez.
- Kimse cinsel istismarı hak etmez.
- Hiçbir davranış cinsel istismar için neden olarak gösterilemez.
- Her tür cinsel istismar kanunlar ve toplum önünde suçtur.
- Alkol, uyarıcı ya da uyuşturucular sağlıklı düşünmeyi ve iletişimi bozar. Bireyler alkol,uyarıcı ya da uyuşturucu madde etkisinde de olsalar davranışlarından sorumludurlar.
- 18 yaşından küçük bireyler kanun önünde reşit sayılmadığından bunlarla girilecek evlilik dışı cinsel birleşme suç sayılacaktır.
Cinsel saldırının en hafif şekli sözel ya da mimik ve beden diliyle gönderilen mesajlar şeklindedir. Bu tür durumlar tanımadığınız kişi ya da kişiler tarafından sadece bir kere olduğunda ciddiye alınmayabilir. Ancak kurbanın fiziksel olarak dahil olduğu (dokunma, saldırı ve tecavüz gibi) ve kendisi ya da başkasına cinsel içerikli eylemde (soyunma, mastürbasyon vs.) bulunmaya ya da izin vermeye zorlandığında olay mutlaka ciddi olarak değerlendirilir. Bu ciddiyetin ağırlığı kurban ve saldırganın birbirine göre yaşça (saldırganın lehine belirgin yaş farkı), aralarındaki ilişki (işçi- patron, çocuk- bakıcı, ast- üst), bağlılık derecesi (baba çocuk, eşler) açısından konumu, eylemin bir kerelik ya da yinelenen tarzda oluşu, fiziksel zorlama ve şiddet içermesi, dokunmayla sınırlı kalması ya da cinsel birleşmeyi içermesi gibi özelliklerle belirlenir.
Cinsel istismarın en ağır şekli tecavüzdür. Tecavüz bir kişinin kendi rızası dışında vajina ya da anüsüne penis ya da başka bir nesnenin girmesi ile cinsel ilişkiye maruz kalmasıdır.
Fiziksel cinsel saldırı her yerde her konumda ve herkesin başına gelebilir. Bu durumu kesin önleyebilecek bir önlem yoktur. Ancak riskleri azaltmak mümkündür.
- Kendi cinsel arzularınızı ve sorunlarınızı bilin. Hoşunuza gitmeyen bir davranış ya da mesajla karşılaştığınızda bunu yanlış anlaşılmaya yer bırakmayacak açıklıkta ve kesinlikle ifade edin. İstemediğiniz bir davranış konusunda bazen nezaket ya da çekingenlik nedeniyle tam olarak belirtemediğiniz duygularınız, başkalarınca o davranışın onaylanması olarak algılanabilir. Duygularınızla davranışlarınız ve sözleriniz uyum içinde olmalıdır.
• Çok iyi tanımadığınız bir kişiyle ilk kez başbaşa vakit geçirecekseniz, mutlaka öncesinde bir arkadaş ya da yakınınızı bundan haberdar edin.
• Yeni tanıştığınız kimselerin sizi eve ya da gideceğiniz yere bırakma tekliflerini kabul etmeden önce iyi düşünün.
• Kendi başınıza gidip dönemeyeceğiniz koşullarda bir yere iyi tanımadığınız birinin eşliğinde gitmeyin.
• Özellikle, disco, bar, gece klübü gibi yerlerde içeceğinizi gözünüzün önünden ayırmayın. Siz görmeden içine uyku veren maddeler karıştırılabilir.
• Geceleri geç saatte sokakta yalnız başınıza kalmayın.
• Alkol ve uyuşturucular sağlıklı düşünme ve iletişim kurmanızı engelleyebilir. Esasen her zaman, ancak güvenli olduğundan emin olmadığınız ortamlarda mutlaka bunlardan uzak durun.
• Arkadaşınız sürekli sizin yerinize karar vermeye çalışan, size nasıl davranmanız gerektiğini dikte eden, sizi sürekli kendi istekleri doğrultusunda zorlayan bir kişi ise bunların uyarı işaretleri olabileceği konusunda uyanık olun.
• Ev ve arabanızda yalnızken kapı ve pencerelerinizi kilitli tutun.
• Giysileriniz gerektiğinde hızlı hareket etmeyi engellemeyecek şekilde olmalıdır.
• Çevrenize dikkat edin ve tehlikeli olabileceğini düşündüğünüz durumlardan kaçının.
• Aynı kişi ya da kişiler tarafından yinelenen tarzda laf atma, takip edilme, telefon sapıklığı gibi cinsel tacizlere, saldırılara maruz kalındığında durum sadece sözel de olsa savcılığa dilekçe ile başvurarak suç duyurusunda bulunulabilirsiniz. Doğal olarak bundan daha ağır olan her durumda da yasal yollara başvurulabilir.
• Her durumda kanıt oluşturabilecek bilgi, kişi ve varsa belgenin belirlenerek korunmasına dikkat edilmelidir. Cinsel saldırı sırasında darp ya da cinsel ilişki oluşmuşsa mutlaka önce polise başvurulmalı ve adli tabip raporu için vücutta ve giysilerde hiçbir temizlik yapılmadan muayeneye gidilmelidir. Banyo yapmak, giysileri değiştirmek gibi davranışlar saldırgan ve suçun belirlenmesinde yardımcı olabilecek ipucu ve kanıtların yok olmasına yol açabilir.
• Cinsel şiddete/tecavüze uğrarsanız, hemen durumu sizi anlayacağını ve size destek, yardımcı olabileceğini bildiğiniz bir yakınınızla paylaşın. Polise başvurun. Tıbbi ve psikolojik yardım almak için, durumunuzu tercihen bu konuda çalışan bir hukukçuya danışın.
• Bir yakınınız ya da arkadaşınız cinsel saldırıya uğrarsa ve ona destek olmak isterseniz yapacağınız en iyi şey bu kişiyi dinlemeye hazır olduğunuzu ona göstermeniz, onu dinleyerek inandığınızı, bunun onun suçu olmadığını, olanlardan dolayı üzgün olduğunuzu ve yardıma hazır olduğunuzu belirtmektir. Bu kişi büyük olasılıkla korku, güvensizlik ve yalnızlık duyguları içinde olacaktır, bu nedenle onunla vakit geçirmeniz ve gündelik hayatında destek olmanız çok yararlı olacaktır. Bu arkadaşınızın hukuki danışmanlık ve tıbbi açıdan yardım almasını sağlayın. Eğer saldırgan arkadaşınızın daha önceden tanıdığı biri ise o yakalanana kadar kurbanın güvenlikli bir yerde kalmasını sağlamanın yaşamsal önemi vardır.
Çocuğa Cinsel Eğitimle İlgili Bilgi Verme
Çoğumuz cinsiyet ve üreme konusunda, anne babalarımız tarafından yeterince eğitilmemiş olmamızın acısını çekmişizdir. Bu yanlış tutumu çocuklarımıza karşı sürdürmemiz yanlış ve gereksizdir. Bizler için cinsellik ve üreme ile ilgili bilgi ne kadar önemli ise, çocuklar açısından da o denli gereklidir. Küçük çocukların cinsellikle ilgili soruları, cinsel duygular değil, üreme konusudur. Genellikle çocuklar 2-3 yaşlarında en geç 4 yaşında soru sormaya başlarlar. Bebekler nasıl olur?, Ben nereden geldim? bu soruları gerçeklere dayanarak çocuğunuzun yaşını göz önüne alarak kısaca yanıtlayın. Çocuğunuz cinsellik ile ilgili bilgileri sizden edinsin, bilgileri aktaran siz olun ki cinsiyet ve üreme ile ilgili bilgileri başkaları ile konuşması gerektiğini düşünmesin. Tartışmaktan kaçınmayın kötü, yasak, diye düşünmesin.
Sorduğu soru ne olursa olsun (cinsellik üreme) her şeyi bir çırpıda anlatmaya çalışmayın. Kısaca sadece sorulan soruyu doğru yanıtlayın. Anne, babaların çoğu sorulan sorulan sorulara hayvanlar, böcekleri örnek gösterirler. Ancak çocuk bundan tatmin olmaz. Onları ilgilendiren gerçek olgulardır. Çocuğunuz size cinsellik ve üreme ile ilgili sorduğu soru karşısında bu ne biçim bir soru edası ile ona bakmayın. Suratınızı buruşturup telaşa kapılmayın doğal olun. Çocuğunuzun sorduğu soruyu yanıtlamanın en iyi yolu belki de döl yatağı içerisinde fetüsün ne şekilde geliştiğini gösteren resim ya da kitaplardır. Hem meraklı gözler ile izleyecek hem de soruya yanıt alacaktır. İleride doğru olarak yanıtladığınız bu bilgileri hatırlayacak, doğru kullanacaktır. Çocuklar anne-babalarından edindikleri bilgileri arkadaşları ile paylaşırlar, bunda da bir sakınca yoktur. Ancak kendi cinsel yaşantınız ile ilgili bilgileri vermeyin. Böyle bir soru sorduğunda bunun sizin için özel olduğunu, paylaşmak istemediğinizi belirtin. Çocuğunuz sizi çıplak giyinirken, görürse doğal olun sakınmayın anne'nin ya da baba'nın anatomik yapısını gözlemler. Bunu özellikle yapmayın uzun süre çıplak dolaşmayın. Çocuğunuz karmaşık duygular içinde kalabilir. Çıplaklığınızın tahrik edici, cinsel yönden uyarıcı bir nitelikte olmaması gerektiğini unutmayın.
Kadın Ve Erkek Cinselliği
İnsanların bağımsız birer eyleyen olmayıp, yönlendirilebilir olmalarını sağlayan araçlardan bir tanesi cinsel eylemin sınırlarının çizilmesidir. Erkek ve kadın için ayrı ayrı tanımlanmış cinsel rol ve davranışlar, erkeklerin kadınlar üzerindeki egemenliğini sürdürecek/yeniden üretecek şekilde kurumlaşmıştır. Bu kurumlaşmada kadın cinselliği, erkeğin talebine yanıt verecek şekilde tanımlanmıştır. Bireyin kendi başına değil de, kendisinde varolan ve bir gereksinimi karşılayan şeylerden ötürü toplumsal olabildiği bugünkü durumda, kadın kendisini ortaya koyarak değil (kendisi olabilme şansı, aynı zamanda bu nedenden de hiç olmadığından) kendinde olanı, bedenini ortaya koyarak toplumsallaşabilir. Kadın, tanımlanmış normlara göre "güzel" olduğu ölçüde ya da anneliği aracılığıyla toplumsallaşabilmekte. Bunun dışında kalan, kadınların cinsiyetleri bile tartışma konusu olmaktadır.
Kadın ve erkek cinselliğinin farklı tanımlanışı, cinsel rollerin, dolayısıyla toplumsal konumlanışın da farklı olması anlamına geliyor. Cinsel davranışın tanımlanmış olan biçimlerindeki en küçük farklılaşmanın bile küfürlerin ve alayların konusu olması (kaldı ki kadın bedeni herşeyiyle küfür malzemesi) vurgunun cinsel eylemin kendisinden çok, dışlama aracılığıyla dayatılan bir toplumsal kurumlanışın reddedilişine olduğunu gösteriyor.
Cinsel eylemin sınırlanışının, eylemin kendisiyle değil de toplumsal kurumlanışla belirlendiğinin çarpıcı örneklerini yine Antik Yunan ve Roma'da bulmak olası: kurulabilecek cinsel ilişkiyi belirleyen şey tarafların köle ya da yurttaş, kadın ya da erkek, yetişkin ya da çocuk olmalarıdır. Burada anahtar sözcükler "aktiflik" ve "pasiflik"tir. Yurttaş yetişkin erkek aktif olmalıdır; onun pasifliği hiçbir şekilde hoş görülemez. Hele de aktif lezbiyenlik yapan kadın aşağılıktır, öyle ya yetişkin yurttaş erkeğin rolüne soyunmuştur. Ancak, yetişkin, yurttaş ve aktif erkeğin de tanıması gereken bazı erkler vardı: karısı, köleleri ve metresiyle ilişkiye girebilir fakat hayvanlarla, tanrılarla ve ölülerle giremezdi. Yine de bir kölenin efendisinin içine girmesi hoş karşılanmazdı. ("becermenin" iktidarı ve küfürlerdeki yansısı burada gelişmeye başlamış olsa gerek)
Bir diğer önemli gösterge de, Atina yasalarında, bir oğlana ya da kıza tecavüz edenler için konan cezaların aynı olması, tazminatın toplumsal konuma göre değişmesidir.
80’lerde Türkiye’de kadın hareketi, kendisini ifadelendirmeye çalıştığında, sosyalistlerin de içinde olduğu geniş bir kesim tarafından, cinsel eylemin genel eylemden aşağı görülerek ayrıklaştırılmış olmasından yararlanarak "bunlar cinsel özgürlük istiyorlar" diye saldırıya uğramıştı. Erkeğin cinsel rolüne yönelik tehditin motive ettiği bu saldırıların gerçeğinin farkına varılmadığından "hayır..." diye başlayan bir dizi savunmayla ne kadar "masumane" istekler dile getirildiği anlatılmaya çalışılmıştı. Öyle ya, kadınların bildikleri (yaşadıkları değil) aslında sadece gördükleri cinsel davranış erkeğinkiydi. Bu cinsel davranışın özgürcesi de her önüne gelenle yatağa girmek olabilirdi! Böyle bir kavrayışın, biraz daha derinleşerek, cinsel eylemin tene, aslında tene de değil cinsel organlara indirgenmesine dayadığı görülebilir. Kadın vajinası, bunun sonucunda, erkek için olduğu kadar, kadın için de saplantı durumuna geldi. Tecavüze uğrayan kadınlar için fiziksel acıdan çok, kişiliklerinin tümden yok edildiği duygusu ağırlıktadır. Ama, fiziksel farklılıkları bir yana, erkeğin laf atmasıyla, tecavüz etmesi arasında bir fark yok. Başka birçok durumda olduğu gibi, bu iki durumda da kadınların onuru çiğneniyor, varlıkları yok sayılıyor.
Ağrılı Cinsel İlişki
Cinsel ilişki esnasında ağrı ortaya çıkması disparoni adını alır. Ağrının nedeni organik bir rahatsızlık olabileceği gibi, psikolojik de olabilir. Bunun ayrımı ise komple bir jinekolojikmuayene ile yapılır.
Disparoni eğer ilk cinsel ilişki deneyiminden beri varsa birincil, sonradan ortaya çıkmışsa ikincil adını alır. Bu ayrım muhtemel nedenlerin ortaya konması açısından önemlidir.
Yüzeyel disparoni vajina girişinde, derin disparoni ise penisin girmesiyle birlikte vajinanın derinlerinde ortaya çıkan ağrıdır ve bu ayrım da tanıaçısından önemlidir. Derin disparonide ağrı alt karın bölgesinde yaygın olarak hissedilir.
Kadınların yaklaşık %15?i hayatlarının bir döneminde böyle bir ağrıyla karşı karşıya kalırlar. Ancak %1-2?sinde ise ağrı tedavi gerektirecek kadar şiddetlidir. Bazı kadınlar bu ağrıyı daha çok genital bölgede basınç, yırtılma veya yanma hissi olarak tarif ederler.
Neden olur?
Disparoni nedenleri incelenirken aşağıdan yukarı doğru (vajina girişinden iç genital organlara doğru) bir ayrım yapmak konunun daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacaktır.
Vajina girişine bağlı nedenler: yüzeyel disparoni nedenidirler.
Kızlık zarıyla ilgili sorunlar: Kızlık zarının yapısal olarak sert olması
Menopoza bağlı atrofi: Menopoz döneminde dokular esnekliklerini yitirdiklerinden cinsel ilişki tahrişe ve ağrıya neden olabilir.
Yeterince hazır olunmadan ilişkide bulunma ve buna bağlı tahriş
Epizyotomi nedbeleri: özellikle zor doğumlardan sonra fazla sayıda dikiş gerektiğinde ve/veya epizyotomi iyileşmesi esnasında enfeksiyon meydana geldiğinde dikiş yerleri sıklıkla nedbe bırakarak iyileşir ve bu nedbeler ilişkide ağrı duyulmasına neden olur.
Enfeksiyonlar: Herpes Simpleks enfeksiyonları (genital uçuk) hem ilişkide hem de ilişki olmayan döneminde ağrı yapar.
Vajinaya bağlı nedenler:
Enfeksiyonlar: vajinit bazı durumlarda ağrıya neden olabilir.
Kitle ve tümörler: vajinada kitle nadir görülür. Büyük kitleler ağrı ve beraberinde kanamaya neden olabilirler.
Yeterince hazır olunmadan ilişkide bulunma ve buna bağlı tahriş
Rektosel (vajina arka duvarı sarkması), uterus sarkması ve sistosel (vajina ön duvarı sarkması): gerilmeye bağlı ağrı nedeni olabilirler.
Yabancı cisimlere karşı gelişen allerjik cevap
Vajina kubbesinde cerrahi veya radyoterapiye bağlı değişiklikler
Doğumsal anomaliler: nadir görülürler
Pelvik yapılara ait nedenler
(iç genital organlara bağlı nedenler): Bu durumlarda derin disparoni ortaya çıkar.
Pelvik iltihabi durumlar: pelvik enfeksiyonlar hem akut dönemde hem de iyileştikten sonraki dönemde ilişkide ağrı nedeni olabilirler.
Endometriozis: endometriozis genital bölgedeki organlarda yapışıklıklara neden olan bir durumdur. Bu yapışıklıklar ilişki esnasında
gerilmeye ve ağrıya neden olabilirler.
Uterus habis veya selim tümörleri
Pelviste enfeksiyonlara, ameliyatlara veya endometriozise bağlı gelişen yapışıklıklar
Geçirilmiş pelvis kırıkları
Sindirim sistemi hastalıkları: nadiren disparoni nedenidirler.
İlk ilişkinin yarattığı psikolojik travma gibi psikolojik durumlar da en önemli disparoni nedenleri arasında üst sıralarda yer alırlar.
Disparoninin (Cinsel ilişki esnasında ağrı ortaya çıkması) vajinismustan (vajina girişi kaslarının ilişki esnasında kasılması) ayırıcı tanısı mutlaka yapılmış olmalıdır.
Tedavi öncesi incelemeler
Öncelikle enfeksiyon, kitle, kanser veya kanser öncüsü lezyon açısından muayene, ultrason, vajinal kültür, papsmear, idrar kültürü gibi incelemeler yapılır.
Şüpheli durumlarda vulva ve/veya vajinaya kolposkopik inceleme yapılır ve gerekirse biyopsi alınır.
Derin disparonide laparoskopik inceleme sıklıkla gereklidir.
Tedavi
Tedavide ilk adım hastanın ve eşinin hastalığın tabiatı konusunda bilgi sahibi olmasıdır.
Organik nedenler usulüne uygun olarak ilaç ve/veya cerrahi yolla tedavi edilir.
Hastalığın psikolojik komponenti varsa bireysel ve/veya eşle beraber psikopterapi çok önemlidir ve ihmal edilmemelidir.
(iç genital organlara bağlı nedenler): Bu durumlarda derin disparoni ortaya çıkar.